Yazılarıma bir süredir yurt dışından devam ediyorum. Sizlerle, gezdiklerimi, gördüklerimi, hissetiklerimi paylaşmaya çalışıyorum.
Zaman zaman duygulanıyorum, zaman zaman kıskanıyorum, kısacası renkli dünyaları, renkli insanları, farklı kültürleri seviyorum, bunların insan hayatını nasıl zenginleştirip dinginleştirdiğini biliyorum. Ve dünyada barışın, bu kültürlerin birbirini tanıması ve saygı duyması ile sağlanacağına da inanıyorum.
Biz daha çok geleneklerimize, değerlerimize bağlı ülke olarak biliniriz, onunla da övünürüz. Ancak batıda geleneklerin, kültürün nasıl korunduğunu, nesilden nesile nasıl aktarıldığını görünce biraz içim burkuluyor. Bu hafta bayram haftası, bizim en güzel kültür ve inanç değerlerimizden birisi.
Hani nerde eski bayramlar diyorum, evet nerede köylerde mi, kentlerde mi, doğduğum-büyüdüğüm şehrimde mi ?
Bir hafta öncesinden yapılan bayram hazırlıkları, temizlikler, evlerden yükselen baklava-börek kokuları, tadları, el öpmeler, şekerler rengarenk, biriktirilen paralar, kırmızı papuçların sevinci,kolonya kokan evler... Bayram yemekleri ...Sabah kapıya gelen davulcu… Herkes bir arada, büyükleri ziyaret, komşuları ziyaret…Hatta daha geriye gideyim, Saat Kulesi’nin dibine kurulan bayram yerleri.. Çocukluğumuzun sevinçleri...
Şimdi bayram deyince akla hemen tatil geliyor, bir yerlere gitmek, tatil yapmak…Turizm-ticaret gelişsin yeter ki…Gelenekler! Onları boşver! Bir mesaj, bir telefon görüntülü, yeter… Yavaş yavaş tamamen dijitale bağlanmış bayramlar.
Hollanda’dayım bir süredir. Tam da benim bulunduğum günlerde geleneksel günler yaşandı:Paskalya…Boyanmış yumurtalar, hertaraf cıvıl cıvıl, ağaca bağlanmış renkli yumurtalar..Hiç kimse başka bir yerde değil, burada, olduğu yerde. Hafta sonu ile birleşmiyor, hangi gün kaç günse o kadar…Şükran günlerini de biliyorum, önemli onlar için; mutlaka büyüklerin yanında kocaman bir aile yemeği…
Kralın doğum günü kutlandı. Bir gelenek, ancak tüm sokaklar turuncu, insanlar turuncu giyinmiş, evlerde bayraklar. Kraliyet sembolik olmasına rağmen eski bir gelenek yüzyıllara dayanan…Pazarlar kuruluyor, eğlenceler yapılıyor, konserler… insanlar cıvıl cıvıl. Bir gelenek te çocukların eski eşyalarını satışa sunmaları, küçük pazarlar…Ve o gün herşey vergisiz satılıyor,çocuklar özgüven kazanıyor ..
Batı bize göre daha geleneksel,daha kültür değerlerine bağlı. Kent mimarisi kültürünü, müze kültürünü ayrı yazılarda yazacağım.
Sokaklarda geleneksel yemekler, geç vakte kadar süren eğlenceler…Ertesi gün herkes aynı disiplinle işinde. Arada bir gün bile olsa hiç bir tatil birleşmiyor ve bu gelenekler nesilden nesile aktarılıyor. Gel de kıskanma....
Ve daha bir çok gelenekler var kutlanan, bayramlar, dini, milli…
Kısacası, o güzelim geleneklerimiz yok olup gidiyor. Bir ulusu bütünleştiren, ayrışmayı önleyen, zenginlik katan ötekileştirmeyen, inanç, ırk, renk, cinsiyet ayrımının yapılmadığı, gelenekler, değerler, birbirimize bağlayan kültürel çeşitlilikler...Batı biliyor, ama biz neden unutuyoruz.
Diş bulguru geleneği vardır; çocukların dişi çıkınca yapılır. Bu ne zaman babysower oldu? Ne ara buraya evrildik? Bir kına gecesinde Viyana maskeleri takıldığını gördüm..Kim değiştiriyor, biz neden değişiyoruz, nereye doğru evriliyor geleneklerimiz?
Bayramımız kutlu olsun. Küçüklerin gözlerinden…bu duygu ve düşüncelerle büyüklerin ellerinden öpüyorum...
UTRECHT, 30 Nisan 2022