Bir yaprağın düşüşünde saklı olan hakikat

Sabahın erken saatleri…
Sessizliğin kalbinde, düşüncelerim usulca derinleşir.
Ev işleriyle meşgulken ya da adımlarım toprağa değdiğinde, zihnimde ince bir felsefe kıvılcımlanır.
Bir an, bir görüntü, bir ışık huzmesi ya da rüzgârla savrulan bir yaprak…
Hepsi, varoluşun dilinden küçük bir cümledir aslında.

O sabahlardan birinde, sarının ve turuncunun tüm tonlarını taşıyan bir meşe yaprağı gözümün önünde süzüldü.
Yavaş, kararlı, zarif…
Ne acele etti, ne direndi.
Toprağa doğru inen her hareketi, bir kabullenişin, bir teslimiyetin şiiriydi.
Ve o anda anladım: düşmek bir son değil, dönüşümün ilk adımıydı.

Yaprak toprağa karışacak, toprak ağaca yeniden can verecekti.
Hayat da böyle işliyordu:
Her bitiş, başka bir başlangıcın sessiz hazırlığıydı.
Bazı şeyleri bırakmak, hayata yer açmaktı.
Gitmelere izin vermek, varoluşun nefes almasına izin vermekti.

Biz çoğu zaman kaybetmekten korkarız.
Oysa kayıp dediğimiz şey, yaşamın bir tür temizlik biçimidir.
Toprak, ölü yaprakları çürütmez - dönüştürür.
Ruhumuz da öyle; bıraktığımız her şeyle yeniden şekillenir.

Hayat kimseye hile yapmaz.
O, kendi yasalarına sadıktır:
Kimi zaman verir, kimi zaman alır;
bazen sevgiyle büyütür, bazen acıyla öğretir.
Ama her zaman adildir, çünkü bize “var olmanın” anlamını hatırlatır.

İnsanın en büyük sınavı, karşılık beklemeden sevmeyi, takdir edilmeden emek vermeyi öğrenmektir.
Gerçek olgunluk, görünmeden de ışık saçabilmektir.
Kendimizi anlatma telaşından, anlaşılma beklentisinden özgürleştiğimizde,
hayatın saf haline yaklaşırız.

Bazen kapıları kapatmak gerekir;
çünkü bazı şeyler artık sığmaz içimize.
Bazı melodiler tamamlanır, bazı hikâyeler biter.
Yeni bir müzik çalmak için plağı değiştirmeliyiz.
Evimizin tozunu almak gibi, kalbimizin köşelerini de arındırmalıyız.

Geçmişteki “ben”e teşekkür edip, bugünkü “ben”e yer açmak…
İşte gerçek dönüşüm budur.
Çünkü her yeniden doğuş, bir vedanın içinden geçer.
Kendin olmanın özgürlüğünü kendine ver.
Olmak istediğin kişiye doğru yürümekten korkma.
Zira yaşam, sürekli bir akıştır;
direnenler değil, akanlar yenilenir.

Ve unutma: Hayat yolunda her zaman yalnız yürünmez.
Kapıyı açtığında, belki kaderin sana yoldaş olacak bir ruhu göndermiştir.
Ama seninle yürümeye cesareti olmayan, senin yolun değildir.
Çünkü kader, cesur olanlara yazılır.

Ruhunun derinliklerine bak,
gözlerini kapa,
ve bırak hayatın kendi rolünü oynamasına izin ver.
Tıpkı toprağa düşen bir yaprak gibi,
sen de varoluşun sonsuz döngüsünün bir parçasısın.
Her düşüş, aslında yeniden doğmanın başka bir adıdır.