Ankara-Samsun arası

Çorum'a girmeden daha

Koparan Boğazı'na dalmadan

"Hitit Yolu" sapağında

Anneannemin, dedemin köyü Küçük Keşlik,

Yanında sacayağı iki köy; Narlık,

Karakaya.

Hititleşmiş Oğuz Türkleri bunlar

Kıra kıra bitiremediği kötülüğün.

Karakaya,

"Ser verip sır vermeyen yiğitlerin” köyü.

Bu üç köyün

Kayalarında gözü açgözlülerin.

Meşeliklerinde.

Taş ocağı açacaklar buralara.

Dağın ardı dururken

Gözünün önünde köylülerin

Burnunun dibinde.

Dinamitle tanışacak

Köy evleri,

Suyu çekilecek derelerin.

Arı kovanları boş kalacak,

Anılarda kalacak bostanlar;

Erik, elma, ceviz bahçeleri.

Köylüler de istiyor

Hızlı tren geçmesini köylerinin önünden.

Evlerinde de yaşansın pencerelerin sevinci.

Biliyorlar o saklanan gerçeği.

Yoksulluğu sırtlanıp

Şehirköylere göçeceklerini

Binip hızlı trenlere.

Görüyorlar

Baykuşlara yurt kalacağını

Taş temel, kerpiç duvar Hitit evlerinin.

Haykırıyorlar:

"Birlikte yaşamak için

Kirpiyle, kurtla, tilkiyle...

Kurtarmak için geleceğimizi

Direniyoruz!"

Duyuyor musunuz?