Geçtiğimiz hafta TİP milletvekili Ahmet Şık TBMM’de kürsüde konuşurken AKP Milletvekili Alpay Özalan’ın saldırısına uğradı. Arkasından da muhalif bir kadın milletvekili (DEM Partili Gülistan Koçyiğit) dövülerek kaşı patlatıldı.
Mecliste milletvekili ve kadın dövmek, ancak faşizan bir ruh ve anlayışıyla mümkün olabilir. Bu olay, uygar dünyaya karşı, Türk Toplumuna bakışı fena halde bozmuştur. Ülkemizi ve insanlarını utanır duruma düşürmüştür.
“Yedi Düvele karşı” verdiği kurtuluş savaşı sürecinde doğan TBMM meclisi Gazi Meclis adı ile anılmaktadır. Ne var ki her şeyi baştan sona bozan nobranlaştıran AKP İktidarı Gazi ve yüce TBMM’ni de zorbalığın egemen olduğu, en üst kurum haline getirmeyi başarmıştır.
TBMM’nde adam ve kadın dövülüyorsa topluma örnek olması gereken en üst ve yüce bir kurumda, şiddetin egemenliğini kabul ediyoruz demektir. O zaman hastanelerde doktor, okullarda öğretmen, sokaklarda kadın döğmenin, hatta öldürmenin önünü alamazsınız. Meclis “öyle” yaparsa toplumun “böyle” yapması olağan hale gelir.
TBMM’nde toplumun yaşam seviyesini yükseltecek, uygarlık ölçütlerine uyacak, çağın gereklerini yakalayacak kararlar alınması beklenirken, aksine kan dökülüyor kadın dövülüyor. İstanbul Sözleşmesi iptal ediliyor. Hayvanları katletme yasası çıkarılıyor. Yolsuzlukları araştırma önergeleri reddediliyor. 15 Temmuz Darbe girişimini araştırma önergeleri reddediliyor.
Mecliste kan döken milletvekili Alpay Özalan’a bakıyoruz millet hayrına ne yapmış. TBMM internet sitesine giriniz lütfen, eğitiminden bahsedilmeyen tek milletvekili Alpay Özalan, oysa Can Atalay hem liyakat sahibi hem de topluma yaptığı karşılıksız katkılarla bir uygarlık örneği. İşte Türk Toplumu liyakat sahibi insanı hapse, zorba ruhlu kişiyi meclise göndermenin bedelini ödüyor.
Alpay Özalan 2018’den beri milletvekili, toplum hayrına bir önergesine rastlayamazsınız, sadece kavga ediyor mecliste, adam döğüyor. Meclise milletvekili değil sanki rambo göndermişiz. Üstelik bu şahıs meclis idare amiri, yani milletvekillerinin güvenliğinden de sorumlu.
Tilkiyi kümese bekçi yapmışlar. Sormuşlar; “ Ne dersin bu duruma?”, “Gülmekten konuşamayacağım” demiş. A. Özalan’ının mecliste tek bir kanun teklifi yok. Tek bir yazılı soru önergesi yok. Meclis soruşturma önergesi sıfır. Meclis araştırma önergesi yok, sıfır. Meclis genel kurulunda sadece yemin etmenin ötesinde bir defa olsun konuşmamış. Meclis komisyonlarında bir defa konuşmamış. 7 yıldır milletvekili, bir defa millet adına hayırlı bir iş yapmamış. Sadece kavga ediyor.
Can Atalay; Anayasa Mahkemesi kararına göre milletvekilidir. Ancak iktidar ülkede anayasayı tanımadığından, hukuku hiçe saydığından hapishanededir. Can Atalay, milletvekili olmadan da toplum adına karşılıksız katkılarda bulundu. O Aladağ’da tarikat yurtlarında yanan kız çocuklarına karşılıksız sahip çıktı. O Çorlu tren kazasında ölenlere sahip çıktı. O Soma’da ölen 101 işçimize sahip çıktı, gezi olaylarında halkın yanındaydı…daha burada sayamayacağım, onlarca davada halkın yanında yer alan gerçek bir halk kahramanıdır.
Türkler kadınına değer veren yüce bir milletti. Metehan bir mecliste eşini göstererek; “Ben sizin hanınızım, bu da benim hanım” demiştir.
Hacı Bektâş-ı Velî'ye sormuşlar “Yanınızdaki Kadıncık Ana eşiniz mi?”, “Eşim değil, eşitimdir.” demiştir.
Böylesine yüce bir anlayıştan, mevcut iktidar sayesinde, TBMM’de kan akıtan, kadın döğen bir topluma eriştik.
Birbirimizin düşüncelerini beğenmeyebiliriz. Bunun yanıtı zorbalık değil düşünceyle yanıt vermektir. Meclisinde kan akıtan, kadın döven toplum utancıyla yaşayamayız. Türk toplumunu dünyada zorba göstermeye kimsenin hakkı yoktur.