İnsanoğlu ömür denilen yaşam süresinin ne kadar kısa olduğunu yeni anladı galiba. Hepimizde bir telaştır gidiyor, kimsenin kimseyi gördüğü ya da umursadığı yok. Az zamana çok şey sığdırmanın uğraşıyla didinip duruyoruz. Oysa; “Acelenin meyvesi yanlışlıktır.” diyor Hz. ALİ. Hani; “Hızlı yaşa, genç öl; cesedin yakışıklı olsun.” diyen bir duvar yazısındaki dokundurma gibi.

Peki ama bu telaş arasında asıl görmemiz ya da yaşamamız gereken bazı şeyleri kaçırdığımız olmuyor mu? Hepimizin iliklerine işleyen o vahşi Kapitalist felsefenin dişlileri arasında bize seçtirilen tek hedef yani daha çok kazanıp daha çok tüketebilmek uğruna gözümüzü paranın dışındaki her şeye kapadık mı? Yoksa yalnızca bunun için mi yaşıyoruz; bütün bu telaşın nedeni sadece daha çok paramız olması için mi?

Geçenlerde yolda giderken karşıdan gelen ve annesinin elini tutmuş mimi minnacık tatlı mı tatlı bir kız çocuğunun bana doğru bir anlık bakışını yakalayıp gülümsemiştim. O da bana tatlı tatlı gülümseyip üstüne bir de hafifçe gözünü kırpıp karşılık vermez mi! İnanın o kadar mutlu oldum ki! Yanımdan geçerken annesini dürtükleyip; “Anne, şu amca bana gülümsedi, sanırım beni çok sevdi, ben de ona göz kırptım.” dediğini duyar gibi oldum. Annenin ne söylediğini duyamadım ama o gün akşama kadar kimi görsem belki de şaşkınlıkla karşıladıkları coşkulu bir içtenlikle yaklaşıp güzel şeyler söyledim. Çünkü o gülümseme ve göz kırpma benim kendimi mutlu hissetmeme yetmişti.

Çoğunuzun bildiği eski bir Hitit duası vardır. Günümüzden tam 4000 yıl önce yani MÖ 2000’li yıllarda sanki bugünler görülerek yazılmış muhteşem sözler. Bazı kaynaklarda ise aynı duanın Prof. Dr. Kemal SAYAR tarafından yazıldığı belirtilir ama hiç önemli değil, her kim yazmışsa da çok güzel yazmış. İsterseniz, hep birlikte okuyalım:

“Tanrım, beni yavaşlat. Aklımı sakinleştirerek, kalbimi dinlendir. Zamanın sonsuzluğunu göstererek, bu telaşlı hızımı dengele. Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol.

Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret. Bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşayabilmek için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret.

Her gün bana kaplumbağa ve tavşan masalını anlat. Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim. Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması, yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır.

Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlam olarak yükseleyim.

Ve hepsinden önemlisi...

Tanrım bana, değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır, ikisi arasındaki farkı bilmek için akıl ve beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak dostlar ver.”

Bir de ben ekleyeyim:

Tanrım ne olur, bize gerçek yaşamın ne olduğunu, yani yaşamayı öğret..!

DÜŞÜNEN SÖZLER:

·         Umduğumuz gibi olsaydı hayat, sandığımız gibi yaşardık. Bulduklarımızla yetinseydik, kaybettiklerimize ağlamazdık. Tolstoy

·         Diğerlerine göre yaşarsan, kaç kuruşun olduğu önemlidir. Değerlerine göre yaşarsan, nasıl bir duruşun olduğu önemlidir. B. Gökçe

·         Vakit, zannettiğinden daha az. Haydi, kalk bakalım; şimdi yaşamak zamanı. C. YÜCEL

·         Adam gibi yaşanırsa, dünyaya bir defa gelmek yeterlidir. J. E. Lewis

·         Yaşamın bir yarısı sabır, diğer yarısı da şükürdür ama bir yarısı daha vardır ki, o da şükredilecek işleri yapmakla geçmelidir. Mevlâna

·         Yaşam yolunda ilerlerken gülleri koklamalısınız, çünkü sadece bir tur oynama hakkınız vardır. B. Hogan

·         Sular hep aktı geçti, kurudu vakti geçti. Nice han, nice sultan; tahtı bıraktı geçti. Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti. Yunus Emre

·         Teşekkür etmeyi ve özür dilemeyi bilmeyen insanları hayatınızdan çıkarma işlemine sağlıklı yaşam denir. H. MENGÜÇ