Gençlik; Çocukluktan yetişkinliğe doğru yaşanan 14-25 yaş aralığında ki geçiş sürecine gençlik dönemi diyoruz. Bu dönem de gençler, gerek fizyolojik gerekse psikolojik olarak en hızlı geliştikleri ve değiştikleri dönemdir. Diğer bir deyimle “kanı damarların da durmadığı dönem de” diyebiliriz. İşte bu yaştaki 298 gencimiz kavgasız, gürültüsüz, iktidara karşı en demokratik haklarını kullandıkları, mitinglere katıldıkları için tutuklandılar. Tamamının serbest bırakılması için toplum adeta diken üstünde iken, dün 102 genç serbest bırakıldı. Yetmez hepsi bırakılsın.
Aristoteles ölçülü ve tecrübeli olduğu için yaşlıları severmiş. Sokrates ise duygu dolu, heyecanlı ve dinamik yapıları gereği gençleri severmiş. Belli ki bizim iktidar “Aristo mantığına” sahip, gençleri sevmiyor. Dövüyor, tutukluyor, biber gazı sıkıyor. Düşünsenize 23 yıllık iktidarın tutukladığı gençlerin tamamı bu iktidardan başka iktidar görmedi. Yani yetiştirdiğin genç kuşak seni istemiyor. Demokrasi güçlerine umut veren de işte bu dinamik kitledir. Mustafa Kemal Atatürk yüz yıl önce bugünü görmüş olacak ki, o tutukladığınız, baskı yaptığınız, zulüm ettiğiniz gençlere ülkeyi emanet etti. Şimdi o gençlik, gençliğe söylevden aldığı güç ve direktifle ayağa kalktı.
Gençlik her dönemde toplumun dinamik kesimi olarak daima darbelere karşı çıkmıştır. 12 Mart, 12 Eylül, hatta 27 Mayıs öncesi kötü gidişte de, önce gençlik ayağa kalktı. O dönemin temel sloganı “Ordu gençlik el ele” olduğunu anımsayalım. Totaliter rejimler gençlik devinimlerinden öcü gibi korkarlar. İsterler ki gençlik apolitik olsun, edilgen olsun, biat etsin. Sorgulamasın, yorumlamasın, dayanışmasın kendisini suyun akışına kaptırsın.
Dünyayı değiştirmek ereği ile yola çıkan 68 kuşağı; “Bir idealist gençlik devinimiydi”, o gençler, Deniz Gezmiş ve arkadaşları göğsünü açıp 6. Filoya karşı yürürken, edilgen ve biat eden gençlik de 6. Filoya kıble olarak dönüp şükür namazı kılıyorlardı. O günün fotoğrafları arşivlerimiz de ibretlik belge olarak saklıdır. Hiç kimse sağa sola yan çizmesin. Bugün İBB’ye yapılan hukuksuzluğa göğsünü açıp yürüyen gençlerin mayası da, 6. Filoya karşı yürüyen gençlerden oluşmaktadır.
Mevcut iktidar döneminde gençler hep kıyıma uğradı. Bilimsel eğitim hakları ellerinden alındı. Eğitim bile demiyorlar, “maarif” diyorlar. Çünkü, Osmanlıyı meşru kılmak istiyorlar. “laik, bilimsel eğitim” yerine “medrese” eğitimi getirmek, “bilinçli insan” değil, “inançlı insan” ereği taşıyorlar. Açıkça gençlere “sorma, sorgulama, tartışma”, “biat et” diyorlar.
Oysa, Sokrates: “Sorgulanmayan hayat, hayat değildir.” diyor. Kapitalist düzenin küreselleşme modeli, insanı metalaştırıyor, onu alınıp satılabilecek bir mal gibi görüyor. Günümüz gençliğinin idealleri ise, evrensel değerlere sahip çıkmak, insanı yeniden kazanmak, insanın akıl ve iradesini, bilimsel gerçeği meşru kılmak istiyor. Hükmedilen değil, sevilen, sayılan, değer verilen bir gençlik olmak istiyor. Sadece ülkemiz de değil, dünyanın dört bir yanında gençlik böyledir.
İktidar eline geçirdiği güç sarhoşluğu ile masum gençlerimize karşı saldırganlaşıyor. Onlara öfkelenip saldırmak yerine, bir defa da “bu gençler ne diyor?” diye dinleseniz, dünya mı batar? Hiçbir terör eylemine bulaşmamış sadece “Her şey çok güzel olacak” diye haykırmış. Masum gençlerimizi serbest bırakın. Onlar bizim geleceğimiz, göz bebeklerimizdir.