İnci Yılmaz Şimşek: 1983 yılında Siirt’te doğmuş. Çukurova Üniversitesi Resim İş Öğretmenliği ve Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde lisans eğitimi almış. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Uzaktan Öğretim alanında yüksek lisansını tamamlamış. Kırklareli Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde Yaratıcı Yazarlık kursu, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde ise yaratıcı drama kursu alıyor. Çeşitli basılı ve dijital dergilerde öyküleri yayınlanmış. Öykülerimin yer aldığı bazı basılı dergiler; Acemi, Cüneyne, Mutena, Güncel Sanat, Göl Edebiyat ve Sarmaşık gibi yayın organları. Evli ve iki çocuk annesidir. Lüleburgaz’da yaşamını sürdürüyor.
Yayınlanmış başlıca eserleri: Öğretmenler için Yaratıcı Yazarlık El Kitabı, Etkinliklerle Akran Nezaketi, Uzay'ın Mektubu, Büyülü Sandık, Çanakkale Zaferi, Uzay'ın Kayıp Gezegeni, Bir Kedi ve Bir Adam, Bir Kutu Geçmiş, Ölümüne Aşk.
Yazar bana Bir Kutu Geçmiş adlı öykü kitabını imzalayarak hediye etmişti.
Bir solukta okudum, birbirinden güzel öyküleri. Birkaç saat emek sarf edip okuduğum kitap bitince, kitabın kapağını kapatır düşünürüm. Sınırlı olan insan ömründen harcadığım bu zamanı değdi mi diye. Bir Kutu Geçmiş için de aynısını yaptım. Kendime sorduğum sorunun yanıtı “evet” oldu. Şahsımın ve toplumun eserden, kültürel anlamda alabileceği bir şeyler olmalı. Bizim gibi geri kalmış toplumlarda aydınların toplumu iyiye, güzele, doğruya, sevgiye, barışa, doğaya, yüce insan ideallerine yöneltecek, katkı sağlayacak bir sorumluluğu olmalı.
İnci Yılmaz Şimşek, Bir Kutu Geçmiş adlı eserinde bunların örneklerini veriyor. “Her şey bir döngü içindeydi doğada. İnsan dışında her şey bir uyum içindeydi” ( s. 19) derken insanın doğayı kendine uydurmaya çalıştığına dikkat çekiyor. Satır içinde geçen bu uyarı öylesine kıymetli ki doğayı tahrip eden insan belki kendi sonunu getirecek bu aymazlıkla.
Karabatak öyküsünde “Yağmur sineğini öldürdüm” diyen öykünün kahramanı Büşra Kibar’ın içine düştüğü ruhsal bunalım ve örnek davranışı hayvan hakları, doğadaki diğer canlılara karşı sorumluluğumuzu yüzümüze vuruyor.
Kırkyama öyküsünde Nuray’ın verdiği uğraş, kimliğini kişiliğini koyma düşünceleri. Çektiği ıstıraplar. Sonucu bitiş sözcüğü belirliyor; “İnadına isyan! İnadına isyan! İnadına özgürlük!” (s. 29)
İstanbul sözleşmesinin bile iptal edildiği ülkemizde kadınının toplumdaki yeri, önemi, kadre uğramaları kanayan yaramız. Kadınları özgür olmayan toplum nasıl özgür olabilir? Özgürlük sözle anlatılmaz, duruştan giyim kuşama, toplumla iletişime kadar bir silsileler bütünüdür. Özgürlük kadının, toplumdaki yeri, duruşu, ruhsal hali ile bir nitelik kazandırır. O ruh hali beslediği çocuğuna da geçer. Ailede başlayan özgür duruş topluma, ülkeye yayılır. Özgür toplum olmanın nüvesi anadır, kadınlardır.
İnci Yılmaz Şimşek elbette ne bir felsefeci, ne de sosyolog. O edebiyatçı, vermek istediğini edebi değer ve çerçevede veriyor. Ruhsal dünyasındaki uygar ve aydınlık düşünceleri edebiyat dünyasının ölçütleri içinde ustaca veriyor. Okuyucuyu edebi vurguları, güçlü hayal gücünün verdiği etkiyle öykünün içerisine çekmeyi başarıyor. Okuyucuyu kendi evreninde gezdirmeyi sağlıyor.
Yazarın anlatım gücü edebi vurguların yanında iyi bir gözleme de dayanıyor. Yazdığı konuya son derece hakim. Örneğin Uğur Böceği öyküsünde “Uğur böceğinin sarı kanatları…Minik ayağını geriye atması…sarı üzerine siyah benek, ışıl ışıl kanatları açmasına” kadar gözlemliyor. Oysa pek çoğumuz parmağımızda uğur böceği uçurmuşuzdur. Bu kadar ayrıntının farkında bile değiliz. Bakmak ve görmek arasındaki fark bu gözleme dayansa gerek.
Yazarın sade bir dil, öz Türkçe sözcükleri kullanıyor olması da esere ayrı bir çekicilik kazandırıyor. Kitap birbirinden güzel ve yirmi ayrı öyküden oluşuyor. Öykülerin pek çoğu da ödüller almış kendi çapında. Okuyunca diğer kitaplarını da merak edeceğinizi umuyorum.. Ülkemizin aydınlık yüzlü yazarlara gereksinimi var.
Kalemin var olsun, esin pınarların kurumasın İnci Yılmaz Şimşek diyorum.
Bir Kutu Geçmiş İnci Yılmaz Şimşek Mythos Yayınevi 2024, 115 s.
