Dünya, bizim sandığımızdan daha küçük galiba. Baksanıza, ülkeler sahip oldukları topraklara sığmayıp daha fazlasını, hem de çok daha fazlasını edinmenin peşinde birbirlerine saldırıyor, vuruyor, kırıyor, öldürüyor. Sonra nefeslenip yeniden saldırıp yeniden öldürüyor.

Ya diğerleri..? Seyrediyor, gördüklerinden zevk alıyor, vuranlar ve vurulanlar daha bir aşka gelip birbirlerine çok çok daha güçlü vursunlar diye tırnak kaşıyor, hatta her iki taraftan da iteleyip gaza getiriyor. Sonra da “bu işten ben nasıl karlı çıkarım”ın hesabıyla havada uçuşan roketleri ve bombaları izleyerek keyifle viskisini yudumluyor.

Gazze’de insanlar açlıktan kırılırken Almanya İsrail’e (Yanlış okumadınız, Gazze’ye değil, İsrail’e) tam 800 uçak dolusu yardım malzemesi gönderiyor. Diğer Avrupa ülkeleri de sırada. ABD ise İran’a karşı İsrail’in yanında savaşa girme planları yapıyor. İsrail’in 200 savaş uçağı İran’ı vurmaya giderken, Ürdün, Suudi Arabistan ve Irak gibi İslam ülkeleri hava sahalarını İsrail uçaklarına açarak geçmesine izin veriyor.

Sahi dünya nereye doğru gidiyor, bileniniz var mı? Dudaklarınızdan “paranın yani maddi çıkar gruplarının egemenliğine doğru” diye bir ses duyar gibiyim. Gerçekten de ulusların ne ırkı, ne dini, ne dili ne de başka özelliklerinden hiçbirinin değeri yok. Tüm tercihler paranın yönlendirmesine göre yapılıyor. Diğerleri fasa fiso.

Peki ama yarın ne olacak? Yani şu anda dünyaya egemen olan ve borusunu öttüren bu ülkeler önce geri kalmış ülkeleri, sonra da bizim gibi yeni palazlanmaya çalışanları yiyip bitirdikten sonra dünyayı kendi aralarında nasıl paylaşacaklar? Merak işte, “Ne halleri varsa görsünler” deyip geçemiyorum.

İsterseniz bunu şöyle bir örnekle anlatmaya çalışayım. Okuyunca inanın sizler de benzerlikler bulacaksınız. Biraz iğrendirici olacak ama inanın ki şu anda görüp yaşadıklarımız ve izlediklerimiz kadar değil.

Bilirsiniz, köy yerlerinde altyapı olmadığı için kanalizasyon sistemi yoktur, bunun yerine fosseptik çukuru açılıp üzeri kapatılır. Eh, bu çukur da zamanla dolmaya başlar. Aile bunu fark edince, uzun süreli bir yere gitmeden önce bir kuzu ciğerini ipe bağladıktan sonra tuvalet çukurunun üzerine sallandırıp öyle giderler. Geri döndüklerinde bir de bakarlar ki, fosseptik çukurundaki tüm pislikler yok olmuştur; artık çukur tertemiz ve bomboştur.

Peki, bu nasıl olur? Şöyle anlatayım: Giderken çukura asılan ciğere, bir süre sonra kurtçuklar üşüşür. O kurtçuklar da ciğeri yedikçe çoğalırlar. Doğal olarak da onlar çoğaldıkça ciğer azalır. Ve sonunda ciğer tamamen yenip bitirilir ve kurtçuklar aşağıya düşerler. Bu sefer de düştükleri çukurdaki pislikleri yemeye başlarlar. Yedikçe de yeniden semirip çoğalırlar. Ancak gün gelir, çukurdaki pislikler de azalır ve sonunda biter. Aç kalan kurtçuklar, bu kez de birbirlerini yemeye başlarlar. Önce daha bir semirmiş olanlar zayıf, cılız ve küçük olanları halleder; sonra da herkes birbirini yiyip bitirir ve kuyu tertemiz olur.

Dünyadaki menfaat grupları arasında son yaşanan çıkar çatışmalarını gördükçe, aklıma o evlerde lağım çukurunun tepesine asılan ciğer geldi. Üstelik de bozulup kokmuş ciğerin kokusu ta buralara burnumuza kadar geliyor.

Bizler ve bizim gibi olanlar ise, ne zaman tepemize üşüşeceğini merak edip başka hiçbir şey yapmadan öylesine oturarak sevgili kurtçuklarımızı bekliyoruz. Hem de karşılama törenleri için hazırlıklar yaparak…

Ne hazin bir durum değil mi..?

DÜŞÜNEN SÖZLER:

· Öküz, çektiği yükü değil, torbasına konacak yemi düşünür; onun için öküzdür. İZLANDA SÖZÜ

· İnsanların size karşı olmaları diye bir şey yoktur; onlar kendilerinden yanadırlar, o kadar. Herkes en fazla kendi çıkarını, en az da başkalarının çıkarını düşünür. ARİSTO

· Köyün itleri birbirine küs olsalar da kurdu görünce birleşirler. UYGUR-KIRGIZ SÖZÜ

· Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilenler, sonunda düz hat olup çiğnenmeye mahkûmdurlar. LA EDRİ

· Eşeği düğüne çağırmışlar;” ya su lazımdır, ya odun” demiş. ATASÖZÜ

· Hayvanlara bakıyorum da, hiçbiri kendi türünün önünde diz çökmüyor. W. WHİTMAN