Ne zaman büyüdüğüm toprakları ziyaret edersem hüzün kaplar içimi, şehrin dokusunu, kokusunu ararım, geçmişten kalan izlerimin peşine düşerim.
Ben biraz şanslıyım galiba, doğduğum ev duruyor, her ne kadar biçim değiştirmiş olsa da.
Yanında muhteşem yapısıyla İstiklal ilkokulu ve karşısında Ulucami…Yakınında arasta; Çöplük…Dar sokak; her ne kadar restorasyonu çok güzel olmamışsa da, koruma altına alınmış olması önemli.
Çocukluğumun Yeşilyurt’u yok tabii ki…Ancak, gençliğimin Arzum Apartmanı duruyor.
Hitit medeniyeti gibi bir medeniyete ev sahipliği yapmış Çorum kenti, çok kültürlü bir kent. Yeşilyurt’ta otururken mahallenin akil kadınları vardı, biz onlara ebe derdik. Kürt ebe,Çerkez ebe,Türk ebe,Tatar ebe…Hepsi, hepimize babaanne anneanne gibiydi sanki.
Şimdi anlıyorum ki ne şanslıymışız…Kentler ve kültürler birbirleriyle sıkı bir ilişkiye sahip olan kavramlardır ve bir kentin kültürü, o kentin tarihinden, insanlarından, yaşam tarzlarından ve değerlerinden etkilenir.
Kentler, insanlar tarafından inşa edilen yoğun nüfuslu yerleşim alanlarıdır. Bu yerleşim alanlarının kendine özgü bir kimliği ve karakteri vardır. Kent, sadece yapıların ve altyapının toplamı değildir, aynı zamanda insanların bir arada yaşama şekline ve onların aidiyet duygusuna da bağlıdır.
Kent, sanat ve kültür etkinliklerine ev sahipliği yapar, tarihi mirasa sahiptir ve bu mirası koruma sorumluluğunu taşır.
Kentlerin kültürleri ise o kentin insanlarının değerleri, alışkanlıkları, gelenekleri ve sanatını ifade eder. Bir kentin kültürel zenginliği, o kentin tarihinden, mimarisinden, müzik ve sanat etkinliklerinden, festivallerinden ve hatta gastronomisinden kaynaklanır. Bir kentte farklı kültür ve etnik gruplar yaşıyorsa, kentin kültürel yapısı bu çeşitlilikten etkilenebilir.
Bu noktada kentlerin kültürel zenginliği, o kentin benzersiz bir yer haline gelmesini sağlar. İnsanlar, farklı bir kültüre ait olmanın getirdiği özelliklerle bir arada yaşadıklarında, kentte hoşgörü ve kabulün birleştirici bir atmosferi oluşabilir. Bu, farklı kültür ve değerlere sahip insanların birbirlerini anlama ve anlamalarına saygı gösterme becerilerini geliştirmelerini sağlar.
Kentlerin kültürleri, insanlar arasında etkileşimi artırır ve toplumsal bağları güçlendirir. Sanat ve kültür etkinlikleri, insanları bir araya getirir ve birlikte paylaşmanın önemini vurgular. Bir kentteki müzeler, tiyatrolar, konser mekânları, sokak sanatı ve festivaller, insanların bir araya gelip deneyimlerini paylaşmalarını sağlar. Bu şekilde insanlar birbirlerini daha iyi anlar, farklı kültürleri keşfeder ve toplumsal sorunları daha iyi çözmek için birlikte çalışma fırsatı bulurlar.
Kentlerin kültürel zenginliği, turizm açısından da büyük bir potansiyele sahiptir. Kentler, insanların farklı kültürleri ve yaşam tarzlarını keşfetmelerine olanak tanır ve bu da turistlerin ilgisini çeker.
Turistler, başka bir ülkenin veya bölgenin kültürünü deneyimlemek için seyahat ederler ve bu şekilde yeni bir kültüre açılırlar. Bu, turizm sektörünün gelişmesine ve kent ekonomisine katkı sağlamasına yolaçar.
Sonuç olarak, kentlerin ve kültürlerin birbirleriyle sıkı bir ilişkisi vardır. Kentler, tarihlerini, insanlarını ve değerlerini yansıtan kültürleri barındırır. Kentlerin kültürel zenginliği, insanların birbirleriyle etkileşimini artırır, toplumsal bağları güçlendirir ve turizm potansiyelini artırır. Dolayısıyla, kentler ve kültürler, birbirlerini etkileyen ve bir arada büyüyen iki önemli kavramdır.
Erol Evgin’in “Kar” şarkısının sözleri ile yazımı bitiriyorum, sevgiyle…
Eskiden kar yağardı adam boyu| Kar sendin, kar bendim
Kar sendin, kar bizdik/Henüz daha ayrılmamıştık/Eskiden kar yağardı adam boyu
Kar sendin, kar bendim
Kar sendin, kar bizdik /Henüz daha bölünmemiştik.
ANKARA