Banka Matikoğlu hocam bi sorum olacağğdııı.....
arı soksa orucum bozulur mu ?
taharetlenirken şov yapıp içeri bi bidon su kaçırsak?
sakız çiğnesek?
diş fırçalasak ?
diş macununu gup gup yutsak ?
çiftleşen hayvan gösteren belgesel seyretsek orucumuz bozulur mu?
sahurda dişimizin arasında dana büyüklüğünde nohut kaldıysa ve gün içerisinde onu bi güzel yutsak ?
tuttuğumuz takım gol yese ?
kazık yesek mesela?
kafayı yemek orucu bozar mı ?
kin kusmak orucu bozar mı ?
hak yemek, haram yemek ve hatta feleğin sillesini yemek ?
and içmek mesela bozar mı orucu ?
ya hocam delikanlı adamı hiç oruç bozar mı ??
Ramazan geldi ve gene 'oruçluyuz bilader karşımızda yemek yeme, yoksa ağzını burnunu kırarız seni kefere' olimpiyatları başladı...
Yahu güzel kardeşim nefsine sahip çıkasın diye tutuyorsun o orucu yoksa sağlıklı beslenesin diye değil.
şimdi tutup da nerede o eski ramazanlar geyiği yapacak değilim ama ben küçükken ramazanlardan ne anladığımı ve ne hissettiğimi dilim döndüğünce anlatayım...
Benim için ramazanlar öğlene kadar tuttuğum çocuk orucuydu
Mahalleden arkadaşlarla teravihlere erkenden gidip çorapları top yapıp caminin içinde hocaya yakalanmadan beşte devre onda biter maç yapmaktı.
Gene teravihlerde bi yerlerden bi süpürge dalı bulup secdedeki amcaların ayaklarının tabanlarını gıdıklamaktı...
Çok zaman bu yüzden dayak yemişliğimiz de vardır hani
iftar vakti yaklaşırken fırında pide kuyruğuna girip bikaç pide alıp sıcacık pide kokusunu içine çeke çeke evin yolunu tutmaktı ve hatta ekseriya o sıcak pide eline geçince harçlığından biriktirdiğin parayla margarin alıp, babanneden dayak yeme pahasına bi köşede arkadaşlarla o pideyi bölüşmekti
Bayram namazlarıydı mesela ramazan, büyükbabamın beni bi poşet iğde karşılığında sabahın kör saatinde sızlana sızlana kaldırıp aynı seccadeye baş koymaktı..
Bayram sabahları çocukluğumun en güzel sabahlarıydı, tüm aile en güzel elbiselerini giyer en güzel hazırlanmış sofralarda kahvaltılar yapılır sonra hem ölülerimiz hem dirilerimiz ziyaret edilirdi. E tabii ki de ölülerden olmasa da dirilerden öpülen el başına süper hasılat toplanırdı.
Neden bilmem ramazanlar hep kışa denk gelirdi diye hatırlarım, üşürdüm, özellikle sahura kalktığımızda eğer soba geçmişse o tekrar ısıtana kadar fena üşürdüm
Tüm aile birlikte yapılan iftarlar, ramazandan ramazana soframızı ziyaret eden pastırma çocukluğumun en afilli anlarıydı...
Sahura ne olursa olsun kalkardım , o kuymak, silor, su böreklerini yemeden asla gözüme uyku girmezdi .
Hemen hemen her gece sahurda komşularımızla birlikte otururduk sofraya , yenecek iki lokma varsa onu bölüşür,birlikte mutlu olurduk...
O zamanlar herşeyimiz yoktu bu günkü gibi, ne cep telefonumuz, ne bilgisayarımız, ne internetimiz…
ama en yakın arkadaşımız harbiden arkadaşımızdı...
ve o arkadaşlarımız iyi ki vardılar...
evet Banka Matikoğlu hocam şimdi bi deyiver hele
kursakta kalan eski ramazanlar orucu bozar mı ?