Efendim, rivayet bu ya, 80’li yılların sonunda Marmaris’in ünlü çizeri “Nü Kenan Bey” ile Bodrum’un Paşası Sanat Güneşimiz “Zeki Müren” bir vesile ile biraraya geliyorlar.
Muhtemeldir ki ayranlar içiliyor, sakızlar çiğneniyor, sohbet kulak memesi kıvamına geldiğinde “Nü Kenan Bey” soruyor:
-Yahu Zeki Beyciğim uzun zamandır merak eder dururum , zat-ı alinize milletimiz neden Paşa diye hitap ediyor acaba ?
Muhtemeldir ki ayran, nem ve özgüvenin de etkisiyle hoca da durur mu hemen yapıştırmış cevabı....
Yok yok bu başka bi hikayeydi...
Nerde kalmıştık, evet ;
-Zat-ı alinize neden milletimiz “paşa” diye hitap ediyor acaba?
Sanat güneşimiz şu cevabı veriyor:
-Efendim sizin de bildiğiniz üzre halkımız yüce gönüllü ve naif olduğu gibi bir o kadar da nüktedandırlar,
o münasebetle size “eşcinsel” diyemedikleri için bana Paşa lakabını uygun görmüşlerdir efendim ...
*
Bodrum'da yaşadığı süre boyunca her gün mutlaka Bardakçı Koyu'na gider ve saatlerce denizi seyredip orada o anda bulunan tüm vatandaşlarla koyu sohbetlere dalar, onlarla çay içermiş Bodrum’un Paşası.
Fıkra anlatmayı, şaka yapmayı, hafif argo ve de zaman zaman ağdalı küfürler etmeyi seven efemine mizacı hiçbir zaman, hiçbir kesimden tepki görmemiş… Çünkü o herkesin paşasıymış.
İlk defa onun döneminde insanlar birbirlerine “erkek sözü” değil delikanlılık lügatında daha ağır bir yer kaplayan “Zeki Müren sözü” vermişler…
Ve rivayet odur ki senelerdir yılbaşlarında televizyon başında 12’den geri saymadan az biraz önce, zeytinyağlı dolma ve börekten az biraz sonra, ma aile oynadığımız gariban eğlencesi tombaladaki 55 numara da Zeki Müren’in gözlüklerinin hatırasıymış...
*
Herkesin bilmediği ilginç özellikleri ve ilkleri de varmış paşanın;
Mesela ilk bestesi acem kürdi makamında,
henüz 16 yaşında Bursa’da yaşarken bestelediği “Zehretme Hayatı Bana Cananım” isimli şarkı, aynı zamanda bir akrostişmiş:
Zehr’etme bana hayatı cananım
Elemlerle doldu benim her anım
Kederinle yanıp sönse de canım
İnan ki ben sana yine hayranım
*
500’ü aşkın plak doldurmuş Zeki Müren
Şükrü Tunar’a ait “Bir Muhabbet Kuşu” şarkısıymış okuduğu ilk şarkı. Türkiye’de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü’nü de o kazanmış “Manolya” adlı şarkısıyla.
*
Sahnelerde kullandığı kostümlerin tümü kendi tasarımıymış
Birlikte çalıştığı müzisyenlere tek tip kıyafet giydirmekle ve ilk defa uyguladığı T şeklindeki podyumla sahnelerde devrim yaratmış...
Üniversiteyi İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) okumuş. Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen Atölyesinden mezun olmuş.
*
1950 senesinde henüz öğrenciyken, 186 adayın katıldığı TRT İstanbul Radyosu solist sınavını birincilikle kazanmış.
1 Ocak 1951’de, İstanbul Radyosu’nda canlı yayınlanan bir programda ilk radyo konserini vermiş.
Konserden sonra Hamiyet Yüceses radyoyu bizzat arayarak kendisini tebrik etmiş.
Zeki Müren 1954 yılında Türk sinemasının ilk kadın film yönetmeni ve ilk kadın yıldızı Cahide Sonku ile “Beklenen Şarkı” adlı filmde oynamış. Bu Paşa’nın oynadığı ilk filmmiş.
Bu film haricinde, 18 filmde daha oynamış.
1976'da Londra'daki Royal Albert Hall'da konser vererek bu mekânda sahne alan ilk Türk sanatçı olmuş.
*
1991’de Devlet Sanatçılığı apoleti de takılmış Paşa’nın omuzlarına,
Bir gün Ankara turnesi sırasında yardımcılarına Neşet Ertaş’ı bulup davet etmelerini söylemiş, Neşet baba da kırmamış bu daveti, icabet etmiş.
Paşa Neşet Baba’yı ayakta karşılamış.
Gece boyu ayranlar içilmiş, sakızlar çiğnenmiş, türküler söylenmiş.
Hele de bir Zahidem söylenmiş ki yürekler alev almış da söndürülememiş...
*
Neşet Baba “Ben 3 saat çaldım o 2 dakka söyledi, beni eritti bitirdi, tüm saatleri, tüm şarkıları oraya gömdü Zeki Müren” diyor o geceyi anlatırken.
Gece sonunda Mecnunlukta Nirvana yaşamış Paşa, sendelemiş kafasını duvara vurmuş ...
Tüm bu rivayetler, ilkler, başarılar bir yana dursun…
*
Tarihler 24 Eylül 1996 Çarşamba gününü gösterdiğinde, TRT İzmir Televizyonu’nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu.
Zeki Müren yaşamında çok sevildi ama ölümü ile hiç şüphesiz ülke yasa boğuldu...
Vasiyetinde tüm mal varlığını Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı’na bıraktı.
Şu ana kadar en az 3000 üniversite öğrencisi Zeki Müren'in yardımlarıyla TEV'den eğitim bursu aldı.
Ayrıca TEV ve Mehmetçik Vakfı, 2002 yılında Bursa'da Zeki Müren Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi'ni yaptırdı.
Bu okulda sanatın birçok dalı ile ilgili eğitim halen verilmektedir.
*
Hamiş:
Ayrıca tüm bu şan ve şöhretin içinde 1957 senesinde askerlik vazifesini Ankara ve Çankırı’da asteğmen rütbesi ile aslanlar gibi yerine getirdi...
Ben ne Yahya Kemal'im, ne Orhan Veli
Ben Zeki Müren'im..
Zannederim iyi şarkı okumaya çalışırım.
Bu benim bir hobim, iddiam yok ama
Siz severseniz mutlu olurum
Bahtiyar olurum efendim..
*
Unutmadan, bugün neden mi Zeki Müren yazdım ?
Okuyunuz diye efendim .....
Herkesin Paşası’na saygıyla...