Şöyle cadde kenarında bir yere oturup gelip geçenlere hem kulak verip dinleyin, hem de yüzlerine, özellikle de gözlerine bakın. Göreceksiniz ki, gençler kendi aralarında iptal edilip yeniden yapılan KPSS’yi, ÖYS yerleştirmelerini, bilgisayar ve telefondaki yenilikleri konuşuyor; daha ergen ve yaşlı olanlar ise işsizlik ve hayat pahalılığından şikâyet edip duruyorlar. Ortak yanları ise hepsinin de stresli ve gergin olmaları. Durumlarından memnun olmayıp mutsuz ve tedirgin oldukları yüzlerinden okunuyor, yarınla ilgili endişeleri var.
Doktorlarsa, insanı içten içe kemiren en büyük hastalık etmeni olarak işte bu önünü görememenin verdiği huzursuzluk ve stresi gösteriyor. Ayrıca da bu tür olumsuzluklara kendini kaptırmış bir toplumun hem ruhsal hem de bedensel rahatsızlıklar için çok uygun bir ortam oluşturduklarını söylüyorlar. Yani tehlike içimizde kol geziyor.
Peki ama ne yapalım da bu tehlikeden kendimizi uzak tutup içimizi kara düşüncelerden sıyırarak huzurla dolduralım diye düşünürken, aklıma konuya cuk oturan kısa bir öykü geliverdi. İsterseniz, birlikte okuyalım.
“Halkı tarafından çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resimleyecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini duyurur. Yarışmaya ilgi gösteren çok sayıda sanatçı büyük emeklerle yaptıkları resimlerini getirip teslim ederler. Tabloları dikkatle inceleyen kral sadece ikisini beğenir ama hangisinin birinci olması gerektiğine bir türlü karar veremez.
Resimlerden birinde bir göl vardır ve ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmakta, üst tarafta görülen pamuk beyazı bulutlar ise gökyüzünü süslemektedir. Resim, bakanların gönüllerine huzur hissi verecek kadar güzeldir.
Diğer resimde de dağlar vardır ama engebeli ve çıplaktır. Öfkeli gökyüzünden boşanan yağmurlar ve çakan şimşek, resmi daha da sıkıntılı bir hale sokmaktadır. Dağın eteklerindeki şelale gürültü ve yorgunluğu akla getirecek kadar hırçın resmedilmiştir. Kısaca resim, pek de öyle huzur verecek türden değildir.
Kral, ikinci resme dikkatlice bir kez daha bakınca, şelalenin döküldüğü kayalıkların arasındaki çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür. Çalılığın üstünde ise, anne kuşun kuluçkaya yattığı bir kuş yuvası göze çarpmaktadır. Gürültüyle dökülen suyun orta yerindeki bu yuva, izleyenlere çölde su bulmuş kadar harika bir mutluluk, huzur ve sakinlik örneği sunmaktadır.
Ödülü kim kazandı dersiniz; tabi ki ikinci resim... Kral bunu şöyle açıklar: "Huzur; gürültü, sıkıntı ya da zorluğun olmadığı ve bunlardan soyutlanıp arındırılmış bir yer demek değildir. Aksine, bütün bu olumsuzlukların içinde bile sakin kalıp yüreğimizin sükûnet bulabilmesidir..."
Söylemesi kolay da, yapabilir miyiz bilmiyorum. Haydi hayırlısı…
DÜŞÜNEN SÖZLER:
•İç huzuru olmadan maddi zenginliklere sahip olmak, bir gölde yıkanıp susuzluktan ölmek gibidir. Paramahansa YOGANADA
•Kendini affetmediğin hiçbir yerde, huzur olmaz. SOKRATES
•Ne para ne pul; seven bir kul, azıcık huzur, işte hayat budur. ANONİM
•Huzurun olduğu yerde soğan bal olur; sevginin olduğu yerde diken gül olur. OSHO
•Benim servetim, yanında huzur bulduklarımda saklı. LA EDRİ