Sahibinden intikam almak için veya O canlının yaptığı zarardan dolayı hayvanın kulak, kuyruk ve benzeri uzuvlarını kesmek, vahşî insanlara mahsus zulmün en çirkin bir örneğidir. Peygamber Efendimiz yüzü dağlanmak suretiyle işaretlenmiş bir merkep görmüş, ve "Onu dağlayana Allah lâ'net etsin" (5), buyurmuştu.

Ashabdan Abdullah b. Mes'ûd (r.a.) anlatmaktadır:

Biz, Resûlullah (s.a.v.) in beraberinde bir seferde bulunuyorduk. Resûl-i Ekrem bir haceti için gitmişti. Biz, yanında iki yavrusu oldu ğu halde bir kaya kuşu gördük de her iki yavrusunu aldık. Sonra (anaları olan) kuş geldiğinde (yavrularını kurtarmak için) havalanmış ve üstümüzde uçmaya başlamıştı. Bu sırada Resûlullah (s.a.v.) geldi ve:

"Bu kuşu, yavrusundan ayıran kimdir? Yavrusunu geri veriniz" (6), buyurdu.

Dinimiz, binek hayvanlarına karşı da merhametli olmayı emretmiş bulunmaktadır. Bu itibarla bir hayvana iki kişiden fazla kimse binmemelidir. Onlara takat getiremeyeceği ağır yük yüklenmemelidir. Bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:

"(Üzerinde iki kişi bulunan bir hayvana) üçüncü (olarak binen) mel'undur" (7).

Satılmak üzere pazara getirilen kümes hayvanlarını, baş aşağı asıp, bağırta bağırta getirmek ona ezâ etmektir. İnsan, kendini onun gibi asılmış farzederse, durumun fecaatini anlamakta güçlük çekmez.

Fakirlik sebebiyle veya kış mevsiminin bastırması yüzünden hay vanını besleyemeyecek duruma düşeri kimse, ya onu doyurmalı veya satmalıdır.

Süt hayvanlarını sağmakla meşgul kimselerin, tırnaklarını sık sık kesmesi gerekir. Uzayan tırnaklar, incelir ve keskinleşir. Süt sağarken hayvanın canını acıtmış olur.

Arıcılık yapanlar, kovandan bal almadan evvel, geriye kalacak ba lın kış mevsimi içinde arılara yetip yetmeyeceğini hesaplamalı; fazla varsa alması, aksi halde arıların açlığına sebep olmamalıdır.

Bazı memleketlerde boğalar ve koçları birbirleriyle tokuşturmak, köpek boğuşturmak ve horoz döğüşü yaptırmak salgın bir hastalık ha lindedir. Hayvanlar, birbirleriyle kıyasıya dövüşürken, etrafındaki in sanlar bundan zevk almakta ve basit hislerini tatmine çalışmaktadır lar. Resûlullah Efendimiz bunu yasaklamış bulunmaktadır.

Kuvvetli gelen hayvan, zaifi ezer ve kanlar içinde bırakırken bu nu seyretmek, hayvanı daha fazla dövüşmeye teşvik etmek, îslâm di nini iyi anlamamış ve iptidaî kimselere mahsus bir harekettir.

İlâhî mahkemenin kurulduğu gün, boynuzsuz koyun boynuzlu koyundan hakkını, alacaktır. Birer emânet-i ilâhi bulanan hayvancık lara yapılan haksızlıklar cezasız kalmayacaktır.

Hayvan hakkının dünyada helâllaşma imkânı yoktur. Üzerine bu hakkı geçirenin hesabı âhirette intikal eder. Allah'tan korkan ve âhi-ret muhasebesinden çekinen, bu haktan sakınmalıdır.

(1) Buhari ve Müslim.

(2) Taberani.

(3) Buhari ve Müslim.

(4) Buhari ve Müslim.

(5) Müslim.

(6) Ebu Davud.

(7) Taberani.

(8) Feyzü’l-Kadir, c. 6, s. 303.