Filistin halkı ilk kazanımını, 29 Ağustos 2012 günü elde etti.
O gün, mazlum Filistin halkı için yeni bir “doğum günü” olmuş, BM Genel Kurulunda “Üye Olmayan Gözlemci Devlet” statüsünde kabul edilmişti.
Elbette bu kabul edilişte Türkiye, Rusya, Çin ve Fransa başı çekmişti.
İkinci kazanım ise 30 Eylül 2015 günü oldu. Çünkü Filistin halkının devlet kimliğini temsil eden Filistin Bayrağı, o günden itibaren BM binasının önünde dalgalanır oldu.
Elbette kolay olmadı, kolay alınmadı bu kazanımlar. 1948’den bugüne, büyük bedeller ödendi o bayrağın dalgalanması için.
Ve 1948’den bugüne, kanıyla-canıyla bir direniş verildi o bayrağın dalgalanması için.
***
Ama sanılmasın ki, Filistin halkı yalnız İsrail ile savaşmıştır.
Çünkü Filistin direnişi, yalnız İsrail saldırganlığına değil, yalnız İsrail işgaline değil, arkasındaki küresel güçlere karşı da verilen bir özgürlük direnişi idi.
Çünkü İsrail, dünya petrol kaynaklarının % 70'inin bulunduğu, soğuk savaş döneminde stratejik özelliği daha da artan bu bölgede, Batı Emperyalizminin bir jandarması olmuştu.
Ama bütün mazlum ülkeler, bütün dünya halkları, o gün de bugün de Gazze’deki soykırımı kınamıştır, Filistin halkının yanında yer almıştır.
İşte bugün Gazze’de Gazzelilere bu direnci veren güç, haklı ve onurlu bir davaya olan inançları olmuştur. Ve de dünya halklarının yanlarında olmalarını hissetmeleri olmuştur.
***
Filistin ve çevresi 1.Dünya savaşı sonuna kadar Osmanlı idaresindeydi. Ve o topraklar, Filistin toprakları idi.
Savaş sonunda bölge İngilizler tarafından işgal edildi. 1947 yılına kadar İngiliz manda idaresinde kaldı. Bu süre içinde özellikle getirilen Yahudiler, Filistin topraklarına yerleştirildi.
Ve 1947'de BM Genel Kurulunda, Filistin toprakları ikiye taksim edilerek İsrail ve Filistin devletlerinin kurulmasına karar verildi. Ancak Filistin devleti kurulamadı. Ama 14 Mayıs 1948'de İsrail devletinin kurulduğu resmen ilan edildi.
İşte bu oluşumda Türkiye, BM Genel Kurulundaki oylamada Filistin topraklarının taksimine hayır demişti. Ama soğuk savaş döneminde yönünü Batıya, özellikle ABD'ye çevirmiş, 28 Mart 1949 'da İsrail'i tanıyan ilk Müslüman devlet olmuştu.
Sonuçta İsrail'in kurulmasıyla Arap-İsrail savaşları da başladı. 1948, 1967, 1973, 1982 yıllarında yapılan Arap-İsrail savaşlarında, kazanan taraf hep İsrail oldu. Ve Arap topraklarının önemli bir bölümü İsrail tarafından işgal edildi.
Filistin halkının büyük çoğunluğunun yaşadığı Batı Şeria ve Gazze de İsrail işgali altında kaldı. Ama Filistin halkı işgal altında olmasına karşın, resmi bir devlet kuramadığı halde fiili bir devlet kimliği ile yaşadı ve savaştı.
***
1948'de İsrail'in kuruluşundan bugüne:
1948, 1967, 1973, 1982 Arap-İsrail savaşları olmuş, Filistin toprakları 1967'de İsrail tarafından işgal edilmiş, Filistin halkı topraklarından kovulmuş, 1982'de Sabra ve Şatilla kamplarında 3 bin Filistinli katledilmişti.
Ama 1988'de FKÖ lideri Yaser Arafat tarafından Cezayir'de, “Sürgünde Filistin Devleti” ilan edilmiştir.
İşte Filistin halkının bugüne kadar dökülen kanıyla, verilen canıyla, 2012’de “Üye Olmayan Gözlemci Devlet” statüsünün elde edilişi, 2015’te Filistin Bayrağı’nın BM binası önünde dalgalanır oluşu, Filistin halkının önemli bir kazanımı olmuştur.
Elbette bu kazanım, 1948’den beri verilen onurlu bir direnişin bedelidir.
Ve de bu kazanım, özgür ve bağımsız bir Filistin özlemiyle, İsrail askerlerinin silahlarına karşı taş atarak direnen Filistinli çocukların da bir kazanımıdır.
Elbette yeterli değildir. Ama bu direniş ve elde edilen bu kazanımlar, BM'de 194’üncü üye oluşun, bağımsız ve egemen bir Filistin oluşun önünü açar olmuştur.
Gazze’deki soykırıma karşı direniş ise bu oluşumu daha da besler olmuştur.
Nitekim BM Genel Kurulu, 10 Mayıs 2024’te Filistin’in BM’ye tam üyelik için, gerekli şartları karşıladığını belirten bir tasarıyı ezici çoğunlukla kabul etmiştir.
Oylama sonucu 143 “evet”, ABD’nin başını çektiği 9 “hayır”, 25 “çekimser” olmuştur.
Zaten 193 BM ülkesinden 139'u Filistin'i devlet olarak tanımıştı. Son olarak 28 Mayıs 2024 günü, Avrupa ülkelerinden İspanya, İrlanda ve Norveç’inde Filistin’i resmen devlet olarak tanımasıyla bu sayı 142 olmuştur.
***
Ancak Filistin’in BM tam üyeliği önünde halen önemli engeller vardır.
Çünkü tam üye olmak için yapılan başvurunun, 15 üyeli Güvenlik Konseyi'nde ardından da BM Genel Kurul'unda onaylanması gerekmektedir.
Ama Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin, kararı veto etme olasılığı vardır.
Çünkü ABD, bugüne kadar İsrail’i rahatsız edecek her kararı veto etmiştir.
Nitekim Filistin, daha önce 2011 yılında BM’ye tam üyelik başvurusunda bulunmuş, ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nde vetosuyla engellenmişti.
Yine de özellikle bilmeliyiz ki, Filistin halkının kazanımları, mazlum ulusların, mazlum halkların ve dünya halklarının da bir kazanımıdır.
Bu nedenlerle Filistin halkını, bu onurlu mücadelesinde kutlamak gerekir.