Değişiyoruz dostlar. Bilerek ya da rastgele, isteyerek ya da zorunlu olarak, gönüllü ya da zorla, farkında olarak ya da tesadüfen, kendi hür irademizle ya da itile kakıla değişiyoruz. Hem de ne değişme! Bir daha eskiye dönebilmenin tüm girişlerini kapatıp gemileri yakarak değişiyoruz.

Tabii ki fiziksel değişimden söz etmiyorum. İşin o kısmı pek de umurumuzda değil. Çevremiz, dostlarımız, yöneticilerimiz, elektronik aletlerimiz ve benzerlerinin değişmesi zaten doğal bir süreç. Ya da saçımızdan her gün bir kaç telin daha ağarması veya azalmasını doğal karşılayıp önüne geçemediğimiz bir durum olduğu için pek de kafaya takmayabiliyoruz. Ama bizi asıl derinden etkileyen değişimlerle ilgili sorun diğer kavramlarda. Örneğin yaşam tarzımız, bakış açımız, görüşlerimiz, davranışlarımız, vb.

İsterseniz, bir eğitimci olarak ne demek istediğimi yine eğitimden örnekler vererek anlatmaya çalışayım:

“Öğrenmek” kavramı gitti, yerini “not almak” aldı. Yani artık 100 aldıysan çok iyi öğrenmişsin, her şeyi biliyorsun demek oldu. Hâlbuki öğrenmek, ezberlemiş olmak değildir ki!  Çok daha farklı bir süreçtir. Örneğin Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiş olmak, Allah’ın bize ne dediğini bilmemiz anlamına gelebilir mi? Ya da kimyada periyodik cetveldeki elementlerin simgelerini ezberlemek, o elementlerin özelliklerini de biliyoruz demek midir?

Ancak öğrenci açısından baktığımızda, bir bakıma haklı olduklarını da itiraf etmemiz gerek. Çünkü nasıl olsa okulda öğrendiklerinin büyük bir bölümüne bir daha asla ihtiyaç duymayıp kullanmayacak, yani yaşamında gerekli olmayacak. Öyleyse öğrenmeye çalışmak niye? Ezberleyip alırsın 100’ü, geçersin sınıfı. İşte o kadar!

Keşfetmek, bulmak, araştırmak ya da yapmak gitti;  yerini Hazreti Google’a danışmak ya da internetten ödev indirmek aldı. Hatta bu işleri öğrenciye zahmet olmasın diye onun yerine babası ya da annesi yapar oldu. Çocuğun hazıra konduğu, araştırma yapmayı öğrenemediği ve el becerisi geliştiremediği kimsenin umurunda değil. Şunu da ekleyeyim: Anne ve babanın yaptığı açıkça belli olan ödevi kabul eden öğretmenin de umurunda değil.

Eğitim gitti, yerini diploma aldı.

“Bilgelik”, yani “derin bilgi sahibi olan, bunu doğru ve yararlı kullanan, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse olmak” hedefi gitti, yerine “kuru bilgiye sahip olma”  dönemi geldi. Öğrenmek için çaba göstermek yerine, ezberlendiği için hayatın hiçbir döneminde kullanılamayacak ve zamanla unutulmaya mahkûm olan kuru bilgi dönemi...

“Okumak”, yani “eğitim görmek” gitti, yerini “diploma almak” aldı. Hele bir okula kapağı at, sınıf geçmen ve diploman nasıl olsa garanti. Sen, “istemem” diye feryat etsen bile zorla sınıf geçirip yine zorla diploma veriyorlar. Ayrıca, aldığın eğitimin kalitesi ya da türü hiç önemli değil, elinde kuru bir diploma olsun yeter. Çünkü yıllarca dirsek çürütüp öğrendiklerinle yani bilginle değil,  torpilinin gücüyle işe kabul ediliyorsun.

Düşünmek gitti, yerini bilmek aldı. Sorunun yanıtını yani hangi seçeneğin doğru olduğunu bildiğin anda her şey bitiyor. “Niçin A doğru?” ya da “Niçin B yanlış?” diye kafa yormak geri zekâlılık kabul ediliyor.

Oyun gitti, yerini oyuncak aldı. Aslanın yavrularını peşine takıp nasıl avlanılacağını öğretmesi gibi hayat oyununda pratik kazandıracak uygulamalı etkinlikler, yerini aslan yavrularının önüne konulan hazır yiyecekler gibi oyuncak alıp çocuğun önüne konularak işin kolayına kaçmaya bıraktı.

Evet dostlar, bir değişim rüzgarıdır gidiyor ve bizi bir yerlere götürüyor ama neresi olduğu belli değil. Belli olan tek şey ise iyiye doğru gitmediğimiz.

Bilmem bana hak verir misiniz?

DÜŞÜNEN SÖZLER:

·       Eskiden dünyada, görünüşleri dağınık ama iç dünyaları derli toplu insanlar vardı. Oysa şimdikilerin dış görünüşleri derli toplu ama iç dünyaları dağınık. SADİ

·       Durumu yaratan zihin aynı kaldığı sürece kişi bu durumun üstesinden gelemez. EINSTEIN

·       Değişim rüzgârları eserken akıllılar yel değirmeni yapar, aptallarsa duvar örer. ÇİN ATASÖZÜ

·       Bir şeyler yolunda gitmiyorsa, belki de yolu değiştirmenin zamanı gelmiştir. LA EDRİ

·       Bulunduğun yeri beğenmiyorsan şikâyet edeceğine yerini değiştir; ağaç değilsin. J. ROHN

·       Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti. Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti. N. TEVFİK