Onu bilir, onu söylerim; Atatürk, Türk Ulusuna Tanrı’nın lütfudur.
Uzun uzadıya kitaplar karıştırmaya, araştırmalar yapmanıza gerek yok.
Art düşünceli değilseniz, nankör değilseniz, adamsanız; her resminde görürsünüz o lütfu…
Ayırdına varırsınız o müthiş farkındalıkların.
… …
80 küsür sene önce tenis maçı izlerken fotoğrafı var, yüzerken fotoğrafı var, sahilde kumda otururken, kürek çekerken, at binerken, konser izlerken, zeybek oynarken, dans ederken, heykel incelerken fotoğrafı var.
Salıncakta çocuk gibi gülerek sallanırken bile fotoğrafı var.
O dönemin kıyafetlerine, ayakkabılarına bakıyorsun; sanırsın dünya moda ikonu.
Sizi bilmem, ben öyle diyorum.
“Hey güzel Tanrı’m…” diyorum; “Nasıl bir ruh üfledin de çıtayı en üste koydun bu kulunla...”
Bu kadar GÜZEL ve MÜKEMMEL ÖRNEK BİR İNSAN nasıl olabilir?
Ama oldu…
Oldu işte, tüm dünya da buna tanık oldu.
Hayvanlarla fotoğrafları var, çocuklarla, okulda genç kızlarla, delikanlılarla, cephede askerlerle, komutanlarla; dahası köylülerle, şairlerle, yazarlarla, sanatçılarla ...
Âşık olmuşluğu da var, oturup rakı içmişliği de.
Dua etmişliği de var, vaaz vermişliği de.
“Tanrı Buyruğunu kendi dilinde okursan, kendi dilinde tapınırsan din, din; ibadet, ibadet olur.” diyecek kadar vizyonu var.
"Bana yeniden üniformamı giydirtmeyin!" şeklinde ültimatom vermişliği de var.
Tek bir ağacı kesmemek için koca bir köşkü yürütmüşlüğü; bozkır Ankara'ya Atatürk Orman Çiftliği'ni kurmuşluğu var.
Ülkesi için; savaştan savaşa koşmuşluğu, kalbine kurşun yemişliği de var
Ayaklarından asker potinlerini çıkarmadan, ömrünün tam yirmi iki yılını cephede geçirmişliği var.
Ama ne acıdır ki "Evde yiyecek kalmadı oğul" diye mektup yazan anacığına:
“Cebimdeki para, Vatanı kurtarmak için toplanmış, Milli Mücadelenin parasıdır. O nedenle size şu an para gönderemem anacığım. Siz şimdilik evdeki halıları satın…” demişliği de var.
Ve tarihin görüp göreceği en yoksul, en çaresiz savaşların birinde "Geldikleri gibi giderler" demişliği var.
Ömrünü, emeğini, aklını, sevgisini milletine verdiği gibi, tüm malını mülkünü de milletine bağışlamış bir Atamız var.
"Bize uymuyor ilgilenmiyoruz; düzenleyip yeniden göndersinler, bakarız" deyip Birleşmiş Milletler Cemiyeti kurallarının değişmesine sebep olmuşluğu da var.
Birçok ülke liderini sofrasında ağırlamışlığı da var.
Avrupa'dan önce kadına değer vermişliği, ona seçme ve seçilme hakkı vermişliği, kadını insan makamına layık hale getiren düzenlemeler yapmışlığı var.
Türk kadınına; “Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın!" diyerek, Türk Kadınını motive etmişliği var.
Müzeyyen Senar gibi, Safiye Ayla gibi sanatçıları onore ederek, severek dinlemişliği var.
Yurdu sevmek nasıl olur göstermiş, yaşamış bir Atamız var.
Yetmezmiş gibi; yemesiyle, içmesiyle, oturmasıyla kalkmasıyla, çatal bıçak tutmasıyla, sigarasını yakmasıyla dahi zarafet timsali bir Atamız var.
Şimdi siz söyleyin bana, kaç babayiğit yapabilir bunu?
Bitti mi?
Elbet bitmedi.
“Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir” diyebilmiş bir Atamız var Bağdaş kurup otururken bile yansıttığı bir asaleti, bir zarafeti var.
* * *
Ha, bir de “bir gecede cahil kaldık” diyen bir güruh var, onlara da yanıt verelim.
Söyleyin bakalım art düşünceli zır cahiller, fesatlar, hainler!
Soruyorum size, ne okuyordunuz da okuyamaz oldunuz?
Hangi bilimde, hangi fende ilerdeydiniz?
Buluşlarınız?
Teknolojiniz?
Endüstriniz neydi?
Matbaa bile kaç yıl sonra girdi Osmanlı'ya, araştırın önce onu bir öğrenin hele!
Ayrıca halk zaten öz Türkçe konuşuyordu, yoksa Yunus Emre'nin, Karacaoğlan'ın, Mevlâna' nın, Pir Sultan Abdal 'ın ve daha nicelerinin dilini anlayabilir miydi?
Onların eserleri günümüze gelebilir miydi?
Türk halkına verilmiş en büyük şanstı Mustafa Kemal Atatürk.
Var mı itirazınız?
Atatürk'ü sevmek yurdu sevmek demektir, yurdu sevmek de Atatürk 'ü sevmektir.
Çünkü O, nice savaşlar, nice yokluklar görmüş bir liderdir.
Fabrikalar üniversiteler, atölyeler, hastaneler kurmuş, Osmanlı' dan kalan tüm dış borçları da ödemiştir.
Çünkü o başkomutan
Çünkü O ebedî lider
Çünkü O güzel insan Mustafa Kemal Atatürk’tür.
İçim sızlayarak diyorum ki;
Adını, izini silmek isteyen nankörlere inat ışığımızsın, gururumuzsun Atam.
Ve her geçen gün sadece bizler değil, tüm dünya anlıyor ve örnek alıyor seni.
Seni seven tüm güzel insanların kalbindesin, onlar da senin yolunda…
Sonsuza dek!