Bir önceki yazıda okullardaki eğitim sistemi ve kalitesi konusunda dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olan Finlandiya ile ülkemizdeki eğitim sistemi arasındaki farklılıklara değinmiştim. Şimdi de eğitimin öğretmen tarafına bakalım ve iki ülkeyi bu yönüyle karşılaştıralım.

1.Finlandiya’da, öğretmenlik mesleği toplumun en gözde mesleklerinden birisi. Başvuru yapanların ancak % 10’u öğretmen olarak kabul ediliyor. Türkiye’de ise “hiçbir şey olamazsa bari öğretmen olsun” mantığı halen devam ediyor.

2.Finlandiya’daki eğitim fakülteleri, öğrencilerini merkezi sınavlarda alınan puanlara ya da zekâ düzeylerine göre seçmiyor. Öğretmen olacak kişiler birçok aşamadan geçtikten sonra fakülteye kabul ediliyor ki, bunların arasında insanlarla iyi ilişkiler kurabilme, duygudaşlık(empati) yapabilme, çocukların düzeyine inebilme, araştırmacı bir kişiliğe sahip olabilme gibi kriterler daha ön planda. Yani son derece parlak zeki ve yaratıcı bir birey olabilirsiniz ama bunlar öğretmen olabilmeniz için yeterli değil. Bizde ise öğretmen yetiştiren fakültelere girmede tek ölçüt ÖSS-ÖYS puanı.

3.Finlandiya’daki Eğitim fakültelerinde öğretmen adaylarına verilen eğitim, Tıp fakültesindekine denk. Bir öğretmen en az 5-6 yıl eğitim alıyor. Ayrıca öğretmenlerin hepsi Master derecesine sahip. Eğitimlerinin son yıllarında zamanlarının yarısını okulda harcarken, diğer yarısını da genellikle pedagojik eğitim üzerine Master çalışmaları için kullanıyorlar. Her öğretmen en az bir yabancı dil bilmek zorunda. Bizde ise 4 yıllık eğitim öğretmenlik için yeterli görülüyor. Yabancı dil bilme gibi bir zorunluluk da yok.

4.Öğretmenlerin staj aşaması da bizden çok farklı. Öğretmen adayları sürekli olarak öğrencilerle bir araya gelip nasıl bir eğitim almaları gerektiği üzerine onlarla konuşuyorlar. Bu öğrenciler sürekli değişiyor ve öğretmen adayları tüm günlerini okullarda geçiriyorlar.

5.Finlandiya eğitim fakültelerinin birinci önceliği “özerk öğretmenler” yetiştirmek. Çünkü ülkenin bir müfredatı yok; öğretmenler kendi sınıflarının durumuna göre çok geniş bir yetki alanına sahip ve istediği müfredatı uygulayabiliyor.

6.Türk öğretmeni kendini her zaman mesleğinin zirvesinde görüyor ve yenilenmek gibi bir sorunu yok. Öğrencinin sınav sonuçları kötü geldiğinde, çalışmayan öğrenci, çocuktaki öğrenme güçlüğü ya da Hazreti müfredattaki yoğunluk suçlu oluyor. Öğretme güçlüğü ya da yetersizliğinden hiç söz eden yok. Finli öğretmenler ise haftada en az 2 saat kendilerini yenilemek için, hizmet içi eğitime katılmak zorundalar.

7.Finlandiya’da öğretmenlerin üzerinde müfettiş, denetleme gibi baskı unsurları yok. Öğretmenler son derece özgür, devlet verdiği eğitime güvendiği için ayrıca bir de denetlemeye gerek duymuyor.

8.Finlandiya’da öğretmenlerin gelir düzeyi çok iyi, milletvekillerine çok yakın ücret alıyorlar. Böyle olunca da bizde olduğu gibi ek bir işte çalışmaları gerekmiyor. Türkiye’deki durumu ise hepiniz biliyorsunuz.

olarak; Finlandiya’daki öğretmen yetiştirme sistemi, tamamen bağımsız, sorumluluk sahibi, öğretmeye ve öğrenmeye aç, kendi kontrolünü kendi yapan ve hazırladığı müfredat ile araştırmacı, düşünen bireyler yetiştirmeye yönelik çalışan öğretmenler yetiştirmek için işliyor.

Bizdeki sistem, daha doğrusu sistemsizlik ise adayların biran önce mezun olup KPSS kapısında kuyruk olmalarını beklemeyi amaçlıyor. Eee böyle bir eğitimden, pardon eğitimsizlikten geçtikten sonra hasbelkader mezun olan öğretmen adayımızın tek amacı ise biran önce atanıp maaşa geçebilmek.

Gerisi hikâye...!

DÜŞÜNEN SÖZLER:

Sıradan öğretmen anlatır; iyi öğretmen açıklar; üstün öğretmen sergiler ve muhteşem öğretmen esinlendirir. William A. Ward

Eğitimde temel etken öğretmenin karakteridir. Hiç bir müfredat programı veya eğitim sistemi öğretmenin karakteri kadar çocuğu etkileyemez. Doğan Cüceloğlu

Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir. Atatürk

Öğretmen nasılsa sınıf da öyledir. Alman Atasözü

Öğretmenine çoban muamelesi yapan bir toplum koyun yetiştirmeye mahkûmdur. Celal Kodamanoğlu