Çaygeçeli kabadayı Muttalip işte böyle bir mert birisiydi. Çok çok ve gür sesli olduğundan Çaygeçeli Muttalip’e Bağırtlak Muttalip de derlerdi.

Bu mert, dürüst kişilikli Çaygeçeli Bağırtlak Muttalip unutulur mu?

*Çaygeçeli İkizlerin İsmail

Çaygeçe’nin ilk okuyanlarındandı İkizlerin İsmail. Ortayı bitirmiş, liseye gitmişti. Bir de ikiz erkek kardeşleri vardı kendinden küçük. Mahalle çok severdi sevimli ikizleri.

İsmail, ortaokulda başladığı güreşe Lisede de devam etmiş, sıkletinde, okul güreş takımına dereceler ve kupalar kazandırmıştı. Güreş hocası olimpiyat şampiyonu Adil Candemir’di. Antıramanlarını sıkletinden ağır güreşçilerle, yine olimpiyat şampiyonu Mahmut atalay gibi usta güreşçilerle yapardı. Bunun içindir ki, ülke çapında okullar arası güreş müsabakalarında, sıkletinde şampiyonlukları vardı. Aynı alanda kalsaydı uluslararası güreş müsabakalarında İstiklal Marşımızı söyletip, şanlı bayrağımızı yükseklere çektirirdi.

İkizlerin İsmail ‘minderlerde’ kalmamış, eğitim ordusuna katılmış, öğretmen olmuştu. Bu alanda beş yıl gibi kısa bir süreçte, kültürel alanda söz sahibi olan yüzlerce öğreciyi hayata ve topluma kazandırma başarısını göstermişti. Ne yazık ki, ikiz kardeşlerinin ikisinin aynı zamanda askere gitmesiyle, eğitimciliğinden de ayrılarak, babasının bakkal dükkanıa dönmek zorunda kaldı.

O yıllar ülke çapında plak, pikap, radyo, kaset, teyp furyası başladı. Çaygeçeli İkizlerin İsmail ticari yeteneğini kullanarak, bakkal dükkanını o yöne kaldırıp İkizler Ticareti kurdu. Ve şehirde bu alandaki boşluğu yakalayarak plak, pikap, radyo, kaset, teyp ticaretine başladı. Ülke çapında ün yapmış sanatçılarla, “İkizler” markası adıyla plak yapıp, onlarla konserler tertipleyen Çorum’da ilk defa Çaygeçeli İkizlerin İsmail oldu. Daha sonra da televizyon furyası ile İkizler Ticareti televizyonlarla donattı. İkizler de askerden gelince  İkizler Ticaret Ailesi, bünyesine beyaz eşyayı, benzin istasyonunu,  kömür ocağı işletmeciliğini de katıp, çeşitli alanda büyüdü...

Şimdi, kardeşleri yanında yoktur ama Çaygeçeli İkizlerin İsmail Tporak Sanayi alanında oğlu ile birlikte fabrika sahibidir. Üretken, yüzlerce çalışanına ekmek kapısı açmıştır...

Plak, pikap,radyo, kaset, teyp, televizyon, beyaz eşya ticaretindeki dönemlerde; Yazı Çarşı, Çaygeçe ve civar köylerin hanelerinde bu eşyalardan almayan yoktur. Çünkü Çaygeçeli İkizlerin İsmail güler yüzüyle, kültürüyle, ticari anlayışıyla hareket etmiş, hiçbir müşterisini geri çevirmemiş, “Al götür, hayırlı olsun, paran yoksa sen sonra ödersin inanıyorum...” toleransıyla, hiçbir Çaygeçeliyi, Yazı Çarşılıyı, civar köy halkını, beyaz eşyasız, radyo televizyonsuz bırakmamıştır. Alanlar belki de o günden bu güne, İkizler Ticaretten aldığı eşyalarını hala kullanmaktadır. Çaygeçeli İkizlerin İsmail sattığı eşyaların paralarını, alabildikleri ile kalmış, alamadıklarını da hiçbirisini mağdur duruma bırakmadan üzerine sünger çekerek unutmuştur...

Yazı Çarşı, Çaygeçe halkı Çaygeçeli İkizlerin İsmail’i unutur mu? Bu güler yüzlü, samimi, kültürlü, arkadaş ve dost canlısı, esprili Çaygeçeli İkizlerin İsmail’i unutur mu?

*Kalaycı Abdullah

Kalaycı Abdullah mahallenin tek kalaycısıydı. Bakır kazanları ve kapları en güzel Kalaycı Abdullah kalaylardı.

Zaman, televizyonların henüz yeni yeni evlere girdiği dönemdi. Kalaycı Abdullah da televizyon alacak geceleri evini şenlendirecekt.

Kalaycı Abdullah televizyon almak için, televizyon satıcısı Osmancık Caddesi üzerindeki İkizler Ticarete gider. Oturup ikram edilen çayı içerken dükkana bir başka müşteri daha girer. O da televizyon alma niyetiyle gelmiştir. Kalaycı Abdullah’ın uzaktan tanıdığıdır. Gelen kişi alacağını söylemeden önce Kalaycı Abdullah’la muhabbetleşir. Hal hatır sorar. İşlerinin nasıl olup olmadığını sorar. Sonra cebinden Malbora sigarasını çıkarıp Kalaycı Abdullah’a ikram eder. Malborayı birlikte tüttürürler. Ve sonra televizyon alacağını söyler.

Ancak İkizler Ticaretin baş patronu İsmail adamı hiç tanımadığı için kefilli senet ister. Çünkü, adamı ‘gözü’ tutmamıştır ve hiç ön ödeme yapmadan almak ister televizyonu. Tanınmayan müşteri:

“Abdullah ağabeyimden daha sağlam kefil mi bulacağım. Aha kefilim” diye, Kalaycı Abdullah’ı gösterir.

(SÜRECEK)