Bir yaz daha bitiyor. Her bitiş, yeni başlangıçların habercisidir. Gelecek güzel yazlara umutla bakalım; önemli olan, dolu dolu yaşanmış bir yazı geride bırakmak.

Yazın sıcak güneşini içimize çektik; kaygısızca, güneşin altında, dostlarla birlikte sofralara oturduk mu?

Sabahlara kadar türküler söyleyip gidenleri andık, hüzünlendik. Yeni yerler keşfettik, gezdik dolaştık. Görmediğimiz yerleri gördük; gezmenin ve keşfetmenin en güzel yanı, yeni dostluklar kurmak, yeni hikayeler oluşturmak ve anılar biriktirmek değil midir? Sadece denizin kenarında uzanıp kumsalda yatmak bana göre bir tatil yaklaşımı değil zaten.

Hayata katkımız oldu, dolu dolu yaşadık. Geçtiğimiz her yerde bir iz bıraktık veya o yerler bizde izler bıraktı. Mayıs ayında, üç hafta boyunca Hatay'daydık. "Ben Buradayım" farkındalık projesi için bir yıl önce de gitmiştik. Ancak ne yazık ki, değişen bir şey olmamış. Üzüldük. Şimdi daha çok ne yapabiliriz diye düşünüyoruz ekip olarak. Dinlediğimiz öyküleri heybemize koyduk, unutmadık.

Ege’de gezindik; özellikle Kuzey Ege'nin farklı bir çekiciliği var, enerjisi bambaşka. Sanki her an her yerden bir mitoloji kahramanı çıkacakmış gibi hissediyor insan. Kaz Dağları’nı gözümüz gibi korumalıyız. Ne madenlere, ne yapılaşmaya ne de yangınlara kurban vermemeliyiz bu cenneti. Böyle bir doğa, oksijen, bolluk ve bereket başka hiçbir yerde yok.

Ve festivaller... Kitap fuarları, şenlikler... Yazın en çok sevdiğim zaman dilimleri. Burhaniye Aroma Terapi Festivali’nde görevliydim. Sanatın her yerde olabileceğini görmek, çocukların, gençlerin ve yaşlıların renklerle, biçimlerle karşılaştığında ruhsal açıdan ne kadar rahatladıklarını, ürettiklerini ve yarattıklarını hissetmek şahane bir deneyimdi. Ören sahilinin o eşsiz güzelliğine bu festival çok yakıştı.

Edremit Kitap Fuarı’nı çok severim. Kitapların, yazarların, şairlerin, düşünürlerin ve sanatın bir araya geldiği bu buluşma, ölmez ağacın altında gerçekleşti. Yeni bilgiler öğrenmek, yeni kitaplar almak, yazarlarla sohbet etmek, sevdiğin arkadaşlarla karşılaşmak ve elbette çocuklarla resimler yapmak bu fuarın en güzel yanlarıydı. Yaz boyu yaptığım duvar resimlerinin metrekaresini unuttum bile.

Soma'da, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutlamak için bulunduk. Acının şehirlerinden biri olan Soma’da, çocuklarla birlikte çocuklar gibi şendik. 301 barış güvercinini çocuklarla çizip boyamak, barış dileklerini resmetmek ve onları gökyüzünün maviliğine bırakmak... Bu etkinliklerde emeği geçen belediyelerin ve çalışanların hepsine teşekkürler.

Kemal Burkay’ın dizeleriyle: “Belki şehre bir film gelir, bir güzel ırmak olur, gülümse.”

Tüm çabalarımız, çocuklar gülsün diye.

Böyle güzel ve dolu dolu geçen bir yazın ardından, sonbaharın renk cümbüşüne "Merhaba!" diyoruz.