“Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum.
Her türlü isteğim topraktan aldım.
Benim sadık yârim kara topraktır.”
Aşık Veysel
*
Modaya uygun olarak Mart ayı geldiğinde “ağaç dikme kampanyaları” düzenlenir. Çok tanınan, adı sanı hiç duyulmayanlar, her şeyi bilenler ortaya çıkıp ağaç dikmeye giderler. Dikilen fidanların en az on katı rakamlar yerel basında yer alır.
Ne hikmetse doğaya sahip çıkan bu türden insanlar lütfedip bir orman mühendisiyle görüşmezler. Gerekçesi bellidir. Onlar ağaç dikme konusunda, bu alanda eğitim görmüş insanlardan daha fazlasını bilirler. Aslına bakarsanız onların yaptıklarını normal karşılamak gerekir. Ağaçla fidanın arasındaki farkı bilmeyenlerden başka ne beklenir?
Çokbilmişlerin doğayla buluşturdukları fidanla, yeni doğmuş çöp bidonlarının yanına bırakılmış bebekler aynı kaderi paylaşır!
Son yüz yıl içinde insanların çevreye verdiği zararları saymakla bitiremeyiz. Yapılan yanlışların sonuçlarını tersine çevirmek olanaksız gibi görünüyor.
Adım attığımız her yeri insanlar başta olmak üzere tüm canlılar için cehenneme çevirdik. Yeşil renkli dövizler, çevremizde gördüğümüz bütün yeşilliklerden daha değerli oldu.
Bizlere inat ot olarak, çöp olarak gördüğümüz bitkiler bulabildikleri her ortamda var olmaya çalışıyor. Açtıkları çiçeklerle çevreye güzel kokular saçıyorlar. Bal arıları, yaban arıları polen toplamak için gelmişler. Küçük böcekler, onların çevresinde yaşam alanları oluşturmuşlar.
Kimyasal ilaçlarla bir türlü yok edemediğimiz yabani otlar, bizlerin yaşaması için oksijen üretiyor.
Bizler, yaşadığımız dünyada kendimizi diğer canlılardan üstün olarak görüyoruz. Farkında olmadan yapacağımız bir hatayla diğer canlılar bizlerden üstün gelsin. Onlar kazansın biz kaybedelim. Yaşadığımız dünya, çevremizde yaşayan bütün canlılar bizlere gelecek kuşaklara daha çok güzellikler verebilir.