Fazla söze gerek yok. Çok değil, kırk yıl öncesinde filmli makineler vardı. Amatör fotografçılar, fotograf stüdyoları, çekim yapabilmek için film alır. Çekim yapılır. Film yıkanır, karanlık oda içinde baskı yapılır. Zamanla yarışılır.
Kodak gibi fotograf filmi, malzemeleri üreticileri var olan ürünleri daha kaliteli ürün üretebilmek için çaba gösterirdi.
Gün geldi; sayısal fotograf devreye girdi. Analog fotografçılık bitti. Yüz binlerce insan işsiz kaldı. Yapılan bütün araştırma - geliştirme çalışmaları (Arge) yeni olan teknolojinin geliştirilmesi üzerine kuruldu. Cep telefonları, bu alanda çalışanları bile şaşırtan bir hızla gelişme gösterip fotograf makinesi üreticilerini zor durumda bıraktı. Bazı üretici firmalar piyasadan çekildi. Ayakta kalanlar küçülmeye başladılar. Yakın gelecekte cep telefonları rakiplerine daha zor günler yaşatacak.
Benzer gelişmeler, kilin kullanımında yaşandı. İnsanlar binlerce yıl boyunca kili çanak çömlek yapımında kullanmıştı. Kilin üzerine çivi yazısı yazıldı. Aynı ham maddeden tuğla, kiremit, fayans yaptı. Kilden yapılan tencereler günlük yaşantımızı kolaylaştırmıştı. Bu ürünlerin yapımında yıllarca aynı teknoloji kullanıldı. Kil, hamur gibi kolay şekillendirecek kıvama getiriliyor. Yapmak istenilen ürün şekillendirilip; fırınlarda pişiriliyor. Elde edilen ürünler, toprak altında üç bin yıldan fazla toprak altında biçimini bozmadan kalabildi.
İnsanlar, deneyimlerini, elde ettikleri bilgileri yeni kuşaklara aktardı. Öğrenilen yeni bilgiler teknolojiye dönüştü. En basit örneği kilden elde edilen çanak çömlekler, yeni kuşaklar tarafından daha kullanışlı olarak üretilmeye başladı.
Matematik, fizik, kimya gibi aklımıza gelebilecek bütün bilim dalları sürekli gelişiyor. Elde edilen yeni bilgiler diğer bilim insanlarının işlerini kolaylaştırır. Bilgiler teknolojiye dönüştüğünde yeni ürünler icat edilir.
Ne yazık ki her yeni teknoloji önce savaş alanlarında kullanıldı. Ustalar demiri işleyip çeliğe dönüştürdü. Savaşa doymayanlar, çelikten yapılmış kılıçları kullandı. Nobel’in icat ettiği dinamit, kimyagerlerin ürettiği kimyasal ürünler yeni silahlar oldu!
Kimya biliminin gelişimi on dokuzuncu yüzyılda yeni bir metali insanların hizmetine sundu. Birbirini tanımayan iki kimyager aynı günlerde alüminyum üretmeyi başardı. Elde edilen ürüne “kil gümüşü” adını verdiler. “Tarih, tekrarlardan ibarettir” sözü vardır. Benzer gelişme Boyle Maryot yasası bulunurken yaşandı. Birbirini tanımayan iki bilim insanı aynı fizik yasalarını ortaya koydu. Elbette daha önceleri bunları yapmayı düşünen insanlar, bilimsel gelişmeler yeterli olmadığı için başarısız olmuşlardı.
İlkokulu yarım bıraktığını büyük bir iş başarmış gibi anlatan bilge insanlar; ilkokulu bitirip, üniversitelerde okuyanlardan daha fazla para kazandığını gururla anlatanlar var. Onlar için bilimin hiçbir anlamı yok
Şanlı geçmişiyle övünenler, gelişmelere ayak uyduramazsa gelecek kuşakları karanlık geleceğe tutsak edecekler!