MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ortağı olduğu AKP ve onun lideri Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan için dünkü grup toplantısında söylediği sözlere, kullandığı cümlelere bakarsanız, ülke adeta her yönden uçuyor.

Ekonomi adeta tavan yapmış.

Cari açık yok.

Dolar 2 TL.

Asgari ücret 2000 Euro.

Kişi başı milli gelir; 40 bin Euro.

Türkiye’nin iç turizmi patlama yapmış, yıllık gelir 200 milyar Euroya dayanmış.

Türkiye’de yaşamaya doymuş emekliler, her yıl tatillerin değişik ülkelerde geçiriyorlar.

Oysa bütün bunlar bir hayal…Pespembe bir tablo…

Çünkü Türkiye nerdeyse İMF kapısına dayandı-dayanacak durumda.

İşler hiç ama hiç yolunda gitmiyor.

Sayın Erdoğan, bunu ya anladı, ya da birileri kulağına fısıldamış olmalı ki rotayı 180 derece döndürüp yönünü Batıya çevirdi.

Amerika ve Avrupa’ya…

Aklın yolu bir…

Sayın Erdoğan’ın ne kadar samimi olduğu henüz batılı muhatapları tarafından test edilmiş değil, ancak onlar da şaşkın durumda olmalılar ki hiçbir tepki vermiyorlar.

Bekleyecekler…

Önce Avrupa Birliği.

Sonra ABD’nin yeni başkanı Biden yönetimi…

İç ve dış politikamızdaki tıkanıklığı, şaşkınlığı, dışa vurulmayan paniği görmeyen, belki de gördüğü halde ülkenin savrulmasını normal gören MHP Genel Başkanı Bahçeli, dünkü grup toplantısında önce ortağını göklere çıkarıyor, sonra da bir iki gündür öne çıkan isimlere acımasızca yükleniyor.

Kim bunlar?

Bülent Arınç… diğeri CHP Lideri Kılıçdaroğlu.

Ve halen hapiste olan HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş ile iddianamesi yıllardır hazırlanmayan ama şu anda cezaevinde gün dolduran Osman Kavala…

Devlet beyin en hafif cümlesiyle başlayalım:

“Bir milletin var oluş haklarını müdafaa cesaretini, kahramanlarla korkakların mücadelesi belirleyecektir. Birkaç haftadır korkakların, fitnebazların kudurmuş emellerini görüyoruz.”

Adını bile telaffuz etmediği Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve eski Başbakan yardımcısı Bülent Arınç için kullandığı kelime ve yakıştırmalara bakar mısınız?

“…Bu şahsın Sorosçu Osman Kavala ile terörist Demirtaş'a güzellemeler yapması kelimenin tam anlamıyla çarpıklık, hatta ahmaklıktır.”

“…Bu şahsın iki suçlunun serbest bırakılmasını istemesi suçluyu övmektir, suça iştiraktir, ihanete yataklıktır. “

Fazla devam etmeyeyim.

Çok ama çok düşündürücü bir dönemi yaşıyoruz.

Gerçekler ve yalanlar…

Gerçekler ve yanlışlar.

Öylesine birbirinin içine girmiş ki…

Böylesine karışık, böylesine alacakaranlık ve bilinmezlik dönemlerinde “yalan ve yanlış”, söylemler kötü niyetlilerin “enstrüman”ı haline dönüşmüşse, vay halimize.

“Aman haa…” derim…