Bu başlığın bana ait olmadığını tahmin edersiniz. Sözcük olarak “antika” aşağılayıcı bir anlam taşımıyor, hatta “değer” ifade ediyor, ama “eskimişlik” algısını başta kendim reddettiğim için, hiç kimseye de yakıştıramıyorum. 

Bu cümle, Erkek Sanat Enstitüsü 1968-69 mezunu arkadaşların kendi aralarındaki esprilerinden çıktı, ben de yazacağım yazının başlığı olarak kullanmaya söz verdim.

İsmail Alapala arkadaşımızın fabrikasındaki dört dörtlük kahvaltıdan sonra, kendisinin tahsis ettiği konforlu üç minibüsle Boğazkale’ye hareket ettik. Dostluk, sevgi, saygı, samimiyet için böylesi, özel araçlarla gitmekten daha iyiydi.

Baştan belirteyim ki, Hitit uygarlığı ile ilgili duygu ve düşüncelerimi, sohbet imkânı bulduğum tüm arkadaşlara anlattım. Çorumlu hemşehrilerimle ilgili serzenişlerimi de elbette.

Hitit uygarlığının başkentini ve önemli kentlerini bağrında taşıyor olması, Çorum için bir “kuyruklu yıldız”, eşi bulunmaz bir “şans”…Zira, Hattuşa, Alacahöyük, Şapinuva, paha biçilmez tarih hazineleri…Dünya mirası…İnsanlığın ortak varlığı…

İnsanlığın üç büyük değeri de bu topraklarda: Bu topraklar, barışın anavatanı, kadın-erkek eşitliğinin anavatanı, inançlara saygının anavatanı…

Hitit Kraliçesi Puduhepa, en az Kleopatra kadar önemli bir tarihi figür. Ama, Kleopatra’nın Hollywood tarafından onlarca filmi yapılmışken, bu toprakların büyük kadınını kimse tanımıyor.

Sorumlusu ise, önce biz Çorumlular, sonra da ülkenin tüm aydınları, sözde kültür insanları, turizmcileri…

Meslek yaşamımda 54 yılı geride bırakmak üzereyim, Hitit uygarlığının değerini, Çorum’u nasıl bir anda “dünya kenti” yapabileceğini, her birimizin yaşamına nasıl büyük sosyo-kültürel ve ekonomik zenginlik katacağını, her anlamda çıtamızı nasıl yükselteceğini hemşehrilerime bir türlü anlatamadım.

*

Bu alanda, Çorum’un bağrından yetişmiş çok önemli de bir değerimiz var: Öğretim Üyesi Dr. Önder İpek.

Geçmişte Çorum Müzesi Müdürü idi. Akademisyenliği seçip Hitit Üniversitesi’ne geçti. Şimdi de Ortaköy Şapinuva Kazı Başkanı ve Hattuşa Kazısı’nın da Bakanlık Koordinatörü.

Pek çok gezide olduğu gibi bu gezide de, büyük özveriyle rehberlik görevini bizzat üstlendi.

Bırakın ilk kez gezenleri, benim gibi belki 50’nci kez gezenleri bile ilgiyle dinletecek kadar etkileyici bir anlatım sergiledi.

Zaten, iyi okumaz, dinlemez ve üstünkörü bakıp geçerseniz, günümüzden 3.500 yıl önce yaşamış bu büyük uygarlığın ruhunu anlamanız mümkün olmaz.

Çorumlu hemşehrilerime sitemim de tam bu noktada.

Anlamaya gayret göstermiyorlar.

Kendi ezberlerini bozmak işlerine gelmiyor. Ya da öyle bir zahmete katlanmak istemiyorlar.

Çorum da kaybediyor, farkına varmadan kendileri de kaybediyorlar.

*

Ben her gidişimde, ilk kez görüyormuşum gibi heyecanla, hiçbir ayrıntıyı atlamamaya çalışarak geziyorum Hattuşa’yı ve Yazılıkaya’yı. Yerkapı’da daima poternden geçiyorum, arkaya çıkışta, bir zamanlar muhteşem klasik müzik konserini izlediğimiz “dünyanın en harika doğal akustiğine sahip” orkestra çukurunu o zamanki heyecanla izliyorum, yine benim “efor testi” dediğim dik merdivenleri şevkle tırmanıyorum.

Belirtmem gerekir ki, belirli bir rahatsızlığı olanlar dışında, 1960’ların delikanlıları da firesiz çıkmayı başardılar bu merdivenlerden.

Hitit Evi’nde Kadınlar Kooperatifi tarafından hazırlanan yemek ve artık güneşin batış moduna girdiği, gölgelerin uzadığı saatte Alacahöyük’e hareket…

Bu arada, otel, restoran ve kampingden oluşan Boğazkale’nin yüz akı turistik tesislerinin sahibi, sevgili Cengiz Aşıkoğlu’nun çayını içmeden de geçmedik. Babası Hasan Abi’nin acısı henüz çok taze. Gazi Özkubat’ın Aşıkoğlu Ailesi’ne yakınlığı benden çok daha fazla. İsmail Alapala ve Yalçın Sol arkadaşlarımızı ise Cengiz’le yeni tanıştırmış olduk.

Alacahöyük’te, batmaya yakın güneş ters olduğu için, Sfenksli Kapı’da istediğimiz gibi bir toplu fotoğraf çektiremedik, ama Alacahöyük de yine her zaman olduğu gibi büyüleyici.

*

Ankara yoluna çıkarken önünden geçtiğimiz mezarlıkta, Alacahöyük’ün çok kıymetli hemşehrisi Prof.Dr. Aykut Çınaroğlu yatıyor. Uzun yıllar Kazı Başkanlığı yapan, pek çok buluntuyu, örneğin tarihin ilk Hitit Barajı’nı bizlere armağan eden değerli dost Aykut Çınaroğlu, buraya gömülmeyi vasiyet etmişti.

Elbette ki bulunmuştum cenazesinde.

Saygıyla, şükranla, özlemle andım.

*

Bu organizasyona katılanların sayısı 35 olarak belirlenmiş.

Çok iyi tanıdıklarım, uzaktan bildiklerim ya da hiç tanımadıklarım…

Hepsi çok değerli insanlar.

Çok güzel bir günü paylaştık onlarla.

İsmail Alapala dostum bunu hep yapıyor.

Güzel buluşmalara hep vesile oluyor.

İçten teşekkür ediyorum kendisine.

“İyi ki varsın değerli dost” diyorum.

Erkek Sanat Hattuşa 2Alacahöyük’ün görkemli Sfenksli Kapısı…

Erkek Sanat Hattuşa 3Önder İpek, Hitit Başkenti Hattuşa’yı anlatıyor.

Wedw

“Efor testi” diye anılan Hattuşa’nın dik merdivenlerinde…

Erkek Sanat Hattuşa 5Kral Kapı…

Erkek Sanat Hattuşa 7Önder İpek, Yazılıkaya’da açıklamalarda bulunurken…

Erkek Sanat Hattuşa 8Kadın Kooperatifi’nin yöresel lezzetleriyle ikindiye sarkmış öğle yemeği…

Erkek Sanat Hattuşa 9Hattuşa Kazı Başkanı Andreas Schachner’le yemekte…

Erkek Sanat Hattuşa 11Aşıkoğlu Turistik Tesisleri’nde Cengiz Aşıkoğlu ile görüşme…

Erkek Sanat Hattuşa 12Alacahöyük’te…

Erkek Sanat Hattuşa 13Önder İpek, Alacahöyük’teki mezarları anlatırken…

Erkek Sanat Hattuşa 14Alacahöyük Müzesi’nde…

Erkek Sanat Hattuşa 15İsmail Alapala Alacahöyük’te…

Erkek Sanat Hattuşa 16Gazi Özkubat ve Ahmet Aylar, Alacahöyük Müzesi çıkışında.