Yıllardır bir sivil anayasa yapabilme sorunu konuşuldu; zaman zaman tartışılır ve de gündeme getirilir oldu.
Ama hiçbir zaman bir mesafe alınamadı.
Nitekim Ekim 2011’de “sivil bir anayasa” yapımında ilk adımlar atılmıştı. Mecliste grubu bulunan tüm siyasi partilerden, temsil oranına bakılmaksızın üçer temsilciden bir komisyon oluşturulmuştu.
Ama hiçbir sonuç alınamamış ve bu girişim söndürülmüştü.
Peki, neden?
Çünkü bu ülkede ne iktidar muhalefette bir samimiyet görür, ne de muhalefet iktidarda…
Yani bu ülkede iktidar muhalefetten kuşkulanır, muhalefet iktidardan…
Adeta bir darbe beklenir, gelsin ve de bir anayasa yapsın diye…
Nitekim bu ülkede tüm siyasi kimlikler, Alevi’si-Sünni’si, Türk’ü-Kürt’ü, sağcısı-solcusu, bugün halen tartışılan ve de bugün halen yürürlükte olan 1982 anayasasına % 92 oy vermiştir, darbenin liderini de % 92 oyla cumhurbaşkanı seçmiştir.
***
Ama bugün anayasa tartışmaları yine gündeme geldi.
HÜDA PAR lideri Zekeriya Yapıcıoğlu'nun, 12 Eylül’de katıldığı bir televizyon programında 1982 anayasasındaki ilk 4 madde çıkışıyla başlar oldu.
İstanbul Barosu’nun yeni başkanı İbrahim Kaboğlu’nun, “Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir” sözüyle devam eder oldu.
Ne idi bu ilk 4 madde? İşte bu 4 madde:
Madde 1: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara'dır.
Madde 4: Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilmez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
İşte itiraz, 4’üncü maddedeki “değiştirilmesi teklif edilemez” ifadesine olmuştur.
***
Peki, 4’üncü maddedeki bu ifade, 1924 ve 1961 anayasasında yok iken 1982 anayasasına neden konulmuştur?
-Cumhuriyet karşıtı eylemlerin yükselerek görünür oluşu…
-Etnik kimlik kavgasının ve etnik taleplerin görünür oluşu…
Ve de anayasa hazırlayıcılarının bu olgulara karşı, cumhuriyeti koruyan bir kalkan oluşturmak istemesi…
Oysaki zihinlere yerleşmiş, bir demokrasi kültürü yoksa cumhuriyeti yasalarla korumak zor olsa gerekir.
Çünkü ikinci yüzyılına girmiş cumhuriyet için kurucu değerlerden, kurucu ilkelerden ve kurucu amaçlardan uzaklaşılıyor endişesi varsa bunda bir sakatlık var demektir.
Ve de bu sakatlık, bu değerlerin 100 yıldır bu toplumun zihinlerine yerleştirilememiş olması demektir.
***
Peki, sivil bir anayasa gerekir mi?
Elbette gerekir. Çünkü 82 anayasasında 21 kez değişiklik yapılmış, birçok maddesinde gerekli değişimler yapılmış, ama 80 darbesinin ruhu yok edilememiştir.
Bu nedenle ikinci yüzyılına girmiş cumhuriyetin siyasetinde, kendine bir güven duygusu yükselmiş olmalı, özgüveni yükselmiş siyasi bir irade ile de sivil bir anayasa yapılabilmeli, bu konuda yeterli cesaret gösterilebilmelidir.
Ve yeni bir anayasa için yeni bir darbe, bir Kenan Paşa beklenmemelidir.
Ama öncelikli olarak, sık sık iktidar cephesinden gündeme getirilen yeni ve sivil anayasa konusunda, muhalefetin iktidardan duyduğu kuşku giderilmelidir.
***
Elbette öncelik, ülke genelinde büyük bir konsensüs sağlanabilmelidir.
-Ve toplumun tüm renklerini birleştiren…
-Düşünce özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün önünü açan…
-Düşüneninden korkmayan ve yıllarca ömrünü cezaevlerinde tüketen aydınların ülkesi olmayan bir Türkiye'yi inşa eden bir anayasa olmalıdır.
AİHM eski üyesi ve CHP eski milletvekili Rıza Türmen'in bir tespiti vardı:
“Avrupa’da yasalar devlete karşı vatandaşı, Türkiye'de yasalar vatandaşa karşı devleti korumaktadır” demişti.
-Yani vatandaşı devlete karşı koruyan bir hukuk sisteminin oluşumunu sağlayacak bir anayasa…
-İlk defa 1961 anayasasında yer alan "Sosyal Devlet" vurgusunu hayata geçirebilecek bir anayasa…
-Lâik devlet yapısının zaafa uğratılmadığı bir anayasa…
Özet olarak çağdaş, demokratik, toplumuyla barışık modern bir Türkiye'nin inşasına büyük katkılar sağlayacak bir anayasa olmalıdır.
Ve de yeni anayasanın oluşumunda kullanılacak dil, uygulanacak yapıcı politika, oluşacak bir yarılmayı da tedavi edici olmalıdır.