Hayırlı ve güzel amellerde süreklilik, devamlılık, yani eski tabirle istikrar, kararlılık esastır. Başarının sırrı ve temeli çalışmada istikrardır, kararlılıktır.
*
Yüce rabbimizin emri, sevgili peygamberimizin önemle bizlere tavsiyeleri dünya ve ahirete ait hayırlı amellerde ve güzel işlerde esas olan sürdürülebilir, devamlılık şarttır. Kötü ve zararlı, şeytani ve nefsi işlerde ise acilen tövbe ile o fenalığı anında terk etmek ve asla o işe geri dönmemektir. İyiliğin çoğu az, kötülüğün azı çoktur. Aza nereye gidiyorsun demişler de çoğa gidiyorum demiş.
Kötülükte acele ecel, iyilikte acele emeldir, ümittir.
*
Zamanı durdurmak, hayatı dondurmak, geçen günlerimizi geri getirmek imkânsızdır. Bu yalan ve fani -geçici- dünyada kaybedilen her şeyi tekrar kazanmak mümkündür. Amma geçen ömrümüzün bir saniyesinin geri getirilmesi asla mümkün değildir. Ölen geri gelmez, geçen zaman geri dönmez kuralı şaşmaz bir gerçektir. Öyle ise zamanımızı iyi değerlendirmek şarttır. Alaca işlerden, devamlı olmayan, hareketlerden bir fayda gelmez. Ferdi, ailevi, toplumsal sahalardaki tutum ve davranışlarımızdaki süreklilik bizim başarı sırrımızdır. Bunları niye anlatıyoruz; dünya işlerimizde devamlılık, süreklilik, yani istikrar şart olduğu gibi, ahiret, uhrevi, dini, manevi işlerimizde, yani ibadetlerimizde de istikrar bizler için olmazsa olmazımızdır.
Her sene olduğu gibi ömrümüzün bir yılını daha geride bıraktık. Recep, Şaban, Regaib, Miraç, Berat, Ramazan, Kadir, Bayram derken, hepsini geride bıraktık. Ramazan’da Cuma’da camilerimiz doldu taştı. Ölçülemez oranda manevi kazanımlar elde ettik. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni ihya edip değerlendirdik. Yüzümüzün akı, kalbimizin pakı ile bayrama hak kazandık. Peki, ibadet bitti mi, hayır. Yeme-içme yaşam devam ettiği müddetçe ibadet de devam eder. Aksi halde bunca emekler boşa gider. Yemeyelim, içmeyelim, bakalım kaç gün dayanabiliriz. Dayanamayız. Öyle ise ibadetsiz, itaatsiz, adaletsiz, çalışmasız yaşayamayız ve yapamayız. Dünya ahiret için vardır. Ahiretimizi de asla ihmal edemeyiz.
*
Ulu rabbimiz bu konuda bakın bizleri nasıl uyarıyor: “Ey Muhammet SAV. Sen inananlara, müminlere devamlı öğüt ver. Hatırlat ki senin öğüdün, tavsiyelerin onlara yararlar sağlar. Ben insanları ve cinleri sırf beni tanısınlar, bana ibadet etsinler diye yarattım ve bunca sayısız nimetlerimi kullarımın önüne serdim. Bütün kainatı onların emrine verdim. Ben Azimüşşan olan ulu Allah cc. hazretleri olarak, sizlerden rızık istemiyorum. Sizleri rızıklandıran benim . Bütün canınız, malınız, varlığınız, her şeyiniz ulu Allahındır. Çünkü ulu Allah çok güçlü kuvvetli ve azametli tek Allah’tır. Rızkın gerçek sahibidir. Müminlere müjdele, kafir ve inançsızların vay haline.” Zariat suresi 55-60. ayetler. Ve yine; “Öyle ise kullarıma söyle ey Muhammed SAV. Ölüm size gelinceye kadar inanç ve ibadetlerine devam etsinler. İbadetlerini terk etmesinler.” Hicr Suresi 99. ayet ve yorumu.
*
R.SAV. efendimizin şu öğüdünü lütfen can kulağı ile dinleyelim. Buyururlar ki; “Ey ümmeti ashabım! Sizin en hayırlınız, insanlara faydalı olanlarınızdır. Sizin en üstününüz, ömrü uzun, ameli güzel, ibadeti devamlı olanlarınızdır. Hayırlı işlerde esas olan az da olsa devamlı olmaktır. Sizin en şerli -zararlı- olanlarınız ömrü uzun ameli kötü, günahı çok, yaşlandığı halde hala günaha devam edenlerinizdir. Gençlerin ibadetleri öğle güneşi kadar sıcak ve parlaktır. Çünkü gençler, günah işleme gücüne ve eğilimine daha çok yatkındırlar. Nefislerine ve kötü arzularına gem vurup Allah’a yöneliyorlar. Yaşlıların ibadeti ise ikindi güneşi gibidir. Soluk ve sönüktür. Çünkü yaşlılığın verdiği zorluklar onların hakkı ile ibadet etmelerini engeller, onların günah işleme kabiliyetleri de sönüktür. İsteseler de birçok kötülüğü yapamazlar. Yaşlıların en kötüsü, ihtiyarladığı halde hala mağsiyet günah peşinde koşanlardır. Yaşlıların en hayırlısı, hakka yönelmiş, tövbe ile günahlarından arınmış olanlardır. Bu yaşlılar ise benim nurumdur. Yaşlıya hürmet bana yapılan hürmet gibidir. Müjdeler olsun bu övgüye layık olan gençlere ve yaşlı kardeşlerimize.
NETİCE:
Hayat devam ettiği sürece kabahat de, ibadet de devam eder, önemli olan şer işleri anında terk, ibadetlere ara vermeden devam etmektir. Çünkü istikrarlı çalışmanın başaramayacağı bir iş, çözemeyeceği bir problem yoktur. Sabır, metanet, kararlı çalışma ancak sürekli olandır. Alaca iş sonu fiş. Alaca namaz, insanı korumaz devamlı namaz insanı yolda koymaz. Yüksekten aynı noktaya düşen su damlacıkları devamlılığı, sürekliliği yani kararlı istikrarlılığı sayesinde bir gün gelip mermeri deldiği görülmüştür. İşte bu, su damlalarının sürekliliği sayesinde olmuştur.
Ramazan bitti, bayram gitti, oruç bitti demek son derece yanlış ve imana zarar bir düşüncedir. Bütün bu güzel düşüncelerle, coşkulu duygularla kutsal Ramazanımızı en iyi bir şekilde ifa ve ihya ettiğimize olan inancımızla nice Ramazanlara, Kadirlere ulaşmamız, arzularımızla her gününüz bayram, her geceniz seyran olması temennisi ile Allah’a emanet olunuz, ey Allah’ın güzel kulları...