Nükleer derken aklımıza iki konu gelir. Nükleer silahlar ve nükleer santraller

Biri, en korkunç silah olarak üretilen, diğeri elektrik enerjisi üretmek için kurulan

Ve bugün Türkiye’de Mersin’in Gülnar ilçesinde inşa edilen Akkuyu Nükleer Güç Satrali

12 Mayıs 2010'da imzalanmış, Rusya ile büyük bir ortak yatırım olmuştur.

Ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin:

Birinci ünitesinin temeli 3 Nisan 2018'de atılmış, ikinci ünitesinin inşasına 8 Nisan 2020'de başlanmıştır.

Üçüncü ünitesinin 10 Mart 2021'de, dördüncü ve son ünitesinin temeli ise 21 Temmuz 2022'de atılmıştır.

Ve 27 Nisan 2023 günü, ilk Nükleer Yakıt Getirme Töreni ile de bir nükleer tesis hüviyetini kazanmış, üretim aşamasına yaklaşmıştır.

***

Akkuyu için ihtiyaçtır diyen, tehlikedir diyerek eleştirenler de olmuştur.

Elbette yapılan eleştiriler daha çok çevreci bir anlayışla, yani bir çevre duyarlılığı ile yapılmış ve de yapılmaktadır.

Ama Türkiye’de büyük saygınlığı olan İlber Ortaylı, “Paris’in etrafı onlarca nükleer santralle dolu, ama kimse rahatsız olmuyor. Mesele Türkiye olunca herkes çevre dostu oluyor. Bu, inandırıcı ve doğru bir düşünce değilsözüyle bu santrallerin gerekliliğini dillendirmişti.

Nitekim bugün AB, elektriğinin % 25'ini nükleerden elde etmektedir.

Fransa’da ise elektriğin % 70’i nükleer santrallerden sağlanmaktadır.

Bu nedenle daha önce yazdığım yazılardan da faydalanarak dünyadaki nükleer santral durumuna bir bakmak gerekti.

***

İşte dünyadaki nükleer santral durumu:

ABD’de 95, Fransa’da 56, Çin’de 49, Rusya’da 38, Hindistan’da 22, İngiltere’de 15, Ukrayna’da 15, Almanya’da 7, İsveç’te 7 olmak üzere bu 9 ülkede toplam 304 NGS vardır.

22 ülkede ise toplam 151 çalışır durumda santral vardır. Komşumuz Ermenistan’da da 1 nükleer santral vardır.

Özet olarak ifade edilirse son verilere göre 31 Ülkede 455 çalışır santral vardır. Ayrıca 54 nükleer santral inşa halindedir.

Yine de bugün dünya genelinde elektrik üretiminde kömür, doğalgaz, petrol gibi fosil yakıtlar ağırlıktadır.

Nitekim Enerji Bakanlığının verilerine göre, dünya genelinde elektrik üretimindeki enerji kaynaklarının dağılımı:

%40,6’sı kömür, %22,2’si doğalgaz, %16’sı hidrolik, %13’ü nükleer, %4,6’sı petrol, %3,7’si de güneş ve rüzgâr gibi diğer kaynaklar şeklindedir.

***

Elbette nükleer santrallerin yarattığı bir tehlike vardır. İşte yaşanmış felaketler:

1957’de İngiltere’de (Windscale), 1957’de Rusya’da (Kyshtym), 1961’de ABD’de (IDAHO), 1969’da Fransa’da (Saint Lauren), 1979’da ABD’de (Three Mile), 1983’de Arjantin’de (Buenos Aires), 1986’da Ukrayna’da (Çernobil), 1987’de Brezilya’da (Goiania), 1999’da Japonya (Tokaimura) ve 2011’de yine Japonya’da (Fukuşama).

Nükleer santrallerde, tüm dünyayı tehdit eden bu felaketler yaşanmış olsa da bu santraller elektrik enerjisi üretmek için yapılmış ve yapılmaktadır.

Çünkü kömür gibi, doğalgaz gibi, petrol gibi kaynakların çok çeşitli alanlarda kullanılır oluşu, dünyadaki rezervlerin azalışı, elektrik üretiminde yeni enerji kaynaklarının aranmasını zorunlu kılmıştır.

***

Aslında insanlık ve doğa için asıl tehlike, asıl büyük felaket nükleer silahlardır.

Peki, dünyadaki nükleer silahların durumu nedir?

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi vardır. Bunlar ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin'dir.

Bu 5 daimi üyenin, NPT’ye göre nükleer silah bulundurma hakkı da vardır.

Bunların dışında fiili olarak nükleer silahlara sahip ülkeler Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore’dir.

NPT, yani Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Anlaşma 5 Mart 1970’de yürürlüğe girmiş, BM'ye üye 193 ülkeden 189’u bu anlaşmayı imzalamıştır.

Ama Hindistan, Pakistan ve İsrail imzalamamıştır. Kuzey Kore ise 1985 yılında imzalamış, 2003’te geri çekmiştir.

Bu konuda Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nün (SIPRI) hazırladığı rapora göre, 2010’da 22 bin 345 olan nükleer silah sayısı 2014’de 16 bin 385’e inmiştir.

Yine SIPRI’nın raporundaki resmi rakamlara göre, 2014 yılındaki dağılım şöyledir:

ABD’de 7300, Rusya’da 8000, İngiltere’de 225, Fransa’da 300, Çin’de 250, Hindistan’da 110, Pakistan’da 120, İsrail’de 80, Kuzey Kore ise belli değildir.

Ama bu raporda nicelikteki düşüşe karşın, özellikle nitelikte daha da tehlikeli ve de çok büyük bir yükseliş olduğu belirtilmiştir.

Yani nükleer enerjiyle elektrik üretimi zorunlu olurken, asıl verilmesi gereken kavga nükleer silahların üretilmesine karşı olmalıdır.