Elbetteki aile için şiddetin ve geçimsizliklerin birçok nedenleri de vardır. Bu soruna genel çerçveden bakıyoruz.
Peki; dert belli, çare ne, reçete nedir, neler yapılmalıdır?
Bütün sorunlara bütün çare sorunun geçimsizliğin bir parçası değil, sorun çözücü olmaktır. Yani sorun çıkarıcı değil, sorunu çözücü olmalıyız. Olumsuzluğun çözümünün ön şartı olmazsa olmazıdır.
Aile içi sorunlarımızın giderilmesinde birinci çözüm, birinci çare; nikah öncesi eş seçimi ile ilgilidir. Aile yuvasında çıkması muhtemel sorunların ve geçimsizliklerin temeli, eşlerin tanışmaları ve nişanlılıklarında yatmaktadır. Onun için ailede şelerin nişanlılık dönemi son derece önemlidir. Demek ki birinci derecede önemli olan ömür boyu sürecek hatta ebedi hayat olan ahirette de devam edecek olan ebedi birlikteliğin temeli eş seçimi ve nişanlılık dönemidir. Bu dönemde eş adayları birbirlerini en iyi şekilde, öncelemeli, huyu huyuna, suyu suyuna denk olmalı. Ebediyyen beraber olabileceklerine kanaat getirdikten sonra evliliğe karar vermelidir. Çünkü cicim ayları geçip hayatın gerçek yüzü ortaya çıkınca alınacak önlemler yararlı olmayabilir.
Bu bakımdan büyüklerimiz eşlerin nişanlılık dönemleri, evlilik döneminin özetidir. Yani temelidir demişlerdir.
İkinci tedbir; Aile yuvasında adalet ve eşitlik eşler için eşit ve ölçülü olmalıdır. Ailede erkek ailenin reisidir. Ailenin geçimini temin etmek erkeğin üzerine farzdır. Bu üstünlük, istişare danışarak eşlerin müşterek kararına bağlı bir yetkidir. Yoksa erkek devamlı emirler veren bir komutanlık değildir. Çünkü ailede sen-ben yok, biz varız esastır. Bu kural zedelenince yuvada kıyameti bekleyin. Yuvada eşler beden ile ruh gibidir. Bunlardan birisi olmazsa hayat olmaz. İşte onun için kıyamet kopar denilmiştir.
Üçüncü tedbir; Ailede geçimsizlik ve huzursuzlukların şiddetin önlenmesi konusudur. Sorun ne olursa olsun eğer eşler aile yuvasında birbirlerine saygı, sevgi ve hoşgörülü davranmıyorlarsa, o aile çabuk dağılır. Mutlaka ve mutlaka eşler veya en az eşlerden birisi saygı, sevgi ve hoşgörülü olursa aile yıkımdan kurtulur. Bir ailede saygı bitmişse, o ailenin sonu gelmiş demektir. Eşini seven, eşinin anasını da, babasını da akrabasını da en azından eşinin hatırına onları da sever. Kur’an’da Rum suresi 21. ayette, bu sevgi, saygı ve sevdadan hoşgörüden söz edilir. “Vemin ayetihi enhalegaleküm min enfüsiküm ezvacen liteskünüü ileyha veceale beyneküm meveddeten ve rahimeten inne fizalike leayatin ligavmin yetefekkürüün” Yani, yüce Allah’ın varlığının ve birliğinin delillerinden birisi de (evlilikte) eşlerin arasına saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü koyup sizlerin mutlu bir aile yuvası kurmanızı sağlamasıdır. İşte bu düşünen akıl sahipler iiçin ibretli bir olaydır.
Ailede mutluluğun esaslarından birisi de eşlerin birbirlerine olan sadakatlarıdır. Eşler bir ömür boyu birbirlerine asla ihanet ve hile yapmayacak, daima sadık, doğru dürüst olacaklardır. Çünkü sadakatın olmadığı yerde ihanet vardır. Maalesef ihanetin telafisi yoktur. İhanet, mutlu aile yuvasının temeline konan dinamit gibidir. Er-geç o yuvayı yıkar.
Ailede mutlu olmanın şartlarından beşincisi de; eşler arasındaki nezaket ve zerafet, yani nazik, sevecen ve ince, hassas davranmaktır. Eşler birbirlerine asla kırıcı, yıkıcı, incitici sözler söylememelidir. Daima sevecen, saygı ve sevgi dolu sözcüklerle hitap etmelidirler. Hanımefendi, beyefendi, canım, ciğerim, gülüm, sevgilim vs gibi sözlerle hitap etmelidir. Daima empati: Kendni eşinin yerine koyarak davranma, sempati sevimli davranmalıdır.
6.Fedakarlık: Ailede eşler aile içi ve aile dışı sıkıntılara karşı göğüs gererek eşler ailenin huzuru için bazı hak ve isteklerinden vazgeçerek, tevazu, alçakgönüllülük göstererek edakar olmalıdırlar.
7-Sabır ve metanet: Aile yuvasında eşler zorluklara karşı sonsuz sabır göstermeli, fevaran edip acele karar vermemeli, daima işin sonunu düşünerek hareket etmeli, sıkıntılara karşı dayanıklılık demek olan metanetin, metin olmalıdırlar. İyşi günde, kötü günde, sağlıkta, hastalıkta, varlıkta, yoklukta, azlıkta, çoklukta eşler hep beraber olmalıdır. Hayat öyle düzenbazlıklarla doludur. İnsanın başına her an umulmadık ve beklenmedik işler gelebilir.
Bugünen kölesi, bakarsın yarının kralı. Bugünün kralı da yarıın kölesi olabilir. Çokluğa güvenme, yokluğa yerinmemelidir. Dünyanın bütün olumsuzluklarına bedenen ve ruhen hazırlıklı olmalıyız. İşte sabır ve metanet bu sıkıntılara göğüs gererek aile yuvasını yaşatmaktır.
8-İktisat, tutumlu olmak, savurganlıktan kaçınmak ailede mutluluğun esaslarındandır. İnsan zengin de fakir de olsa, orta yolu takip etmeli. Ekonomik konumuna göre harcama yapmalıdır. Ailelerin yıkılma ve boşanmada ana sebep ekonomik sıkıntılardır. İnsan işinin kölesi, parasının efendisidir. İktisatta kendine yakışanı yapmalı, ne israf etmeli ve ne de cimrilik gibi Allah’ın sevmediği bir duruma düşmemelidir.
Ailede tutumlu olan eşler, en uzun aile yuvasını kuran ve yaşatanlardır. Neticede, aile içi geçimsizliklerin boyutları ne olursa olsun, asla ve kat şiddete başvurulmamalı, şiddetin ve kavganın hiçbir sorunu çözmeyeceği kesin bilinmelidir. Kadına şiddetin hatta kime olursa olsun şiddetin İslam’da asla yeri yoktur. Hz. Muhammed SAV. 40 senelik evlilik hayatında hiç kimseye karşı şiddete başvurmamış, eşleri, mübarek annelerimiz hanımlarına karşı gözünün üstünde kaşınız var dememiştir. Çok öfkelendiğinde sadece sararır ve kızarırdı. Karşılık vermez, sükut ederdi. Kendisine suikast yapanlara bile şefkatle davranmıştır. İslam tarihi bunun güneş gibi açık delilidir. Kadına şiddet ve şiddetin her çeşidi şeran haram hukuken en ağır suçtur. İslam ailede huzurun ve mutluluğun devamının sağlanmasını emreder. Huzura bozucu bütün hareketleri yasaklar. Ne mutlu diyenlere, dinlediğini anlayana, anladığı üzere yaşayanlara.