(...) “51. fırka karargahında Kara Molla namında bir pehlivan vardı. Bu pehlivan cüsseli, boylu ve gösterişli, iri gövdeli bir adamdı. Sungurlu kazamızın Boğazköy’ünden olan bu adam harp meydanına girerek İngiliz ölülerinden bir tanesini bir koluna, bir tanesini de diğer koluan sıkıştırarak iki ellerine de birer İngiliz askeri alarak bu serette İngiliz tarafına dört ölüyü götürmeye başladı.”

(...) “Esir olmaktan ise o anda esir olmadan ölmek daha evladır. Ben bu hakikatleri gördüğüm için yazıyorum. Çünkü bu hakikatlere tahammül edilmez. Şöyle ki; yeni askere alınmış ve geri hizmetlere verilmiş genç İngiliz askerleri bizimle alay ve istihza ediyorlar. Mesela bir İngiliz askeri elinde bir değnekle çıplak esirlerden birine vuruyor. Can acısından bütün efrat birbiri üzerine yığılıyor. Ve bu manzaraya İngilizler gülüşüyorlar. Burada ağlamak yine bize düştü. Bizim bu aciz ve hakir vaziyetimizi İngiliz fotoğrafa alıyor ve daha çeşitli pozlar olmak üzere bizi muhtelif şekillere sokarak öylece fotoğraflar alıyorlar.”

*

Abdulkadir Ozulu’nun araştırmalarında Türkiye’nin en eski Singer Dikiş Makimesinin Çorum Bayii bir Singer Yaşar vardır. Singer Yaşar’ı anlatırken geç kalındığının serzenişlerini anlatarak şöyle der:

“Önce ölüm girdi araya. Sonra da deprem bütün gündemi kapladı. Biliyorum geç kaldı bu yazı. Yazmak istediğim günlerde yazamadım...”

Ve Singer Yaşar için şu notlar düşer:

(...) “Ticareti sadece para kazanma aracı olarak görmedi. Bu elli beş yıllık esnaflık içerisinde on yedi yılsürdürdüğü Reno Bayiliği esnasında otomobil pazarlığı yaparken bile mağazasına giren müşterilerinin istediği dişi iğnesini Reno pazarlığını bırakıp anında verirken, bir hizmet üretmenin mutluluğunu duyuyordu.”

(...) “Yaptığım röportaj notlarımda yazılı ticaret hayatına ilişkin O’nun prensip cümleleri altından daha kıymetli bu sözler:

“İyi niyet ve dürüstlük esnaflıkta şarttır. Saygı, sevgi ve güvenin kaybedildiği yerde ticaret hayatı biter.”

“Müşterinin en küçük isteği bile en büyük istek gibi kabul edilmelidir.”

“Bir iğne alan müşteri, bir makine alanın gördüğü iltifatı ve ilgiyi görmelidir.”

“Yok demek esnafa yakışmaz. İhtiyaçlar zinciri içinde en az kar getiren çeşidinin de hizmetini de vereceksiniz.”

“Müşteri size inanırsa istediğinde ısrarcı olmaz, sizin sunduğunuz alternatifi beğenebilir.”

(...) “Singer Yaşar Çorum’a ilk biçer-döğeri getiren kişiydi.

Osmancık’ta ilk kiremit fabrikasını O kurmuştu.

Çorum’da işçileriyle ilk toplu sözleşmeyi yapan patrondu.”

*

Abdulkadir Ozulu’yu Tema Vakfı fahri üyesi olarak tanıtmıştık. O çevre ve ağaçlandırma konusunda da duyarlıdır ve araştırır.

İbrahim Özdemir ve Münir Yükselmiş tarafından hazırlannmış Çevre Sorunları ve İslam Kitabından aktardıklarıdır aşağıdakiler:

(...) “Doğal çevrenin kirlenmesi, toplumsal ve politik çevremizin yanlış işlemesinden, anlam çevresinin yozlaşmasından değil mi? Büyük çevreyi oluşturan küçük çevreler teker teker yozlaşmış, bunlar arasındaki ilişkide uyum yok. Çevre sorunu bu işte.”

(...) “İşte ahlakın çevreyle ilgili tartışmalara girmesi ve çevre ahlakının yeni bir dal olarak çıkması insan-doğa arasındaki uyumu yeniden kurmaktan başka bir şey değildir.”

(...) “Hayvan çevresine uyum sağlayan bir varlık iken, insan çevresini değiştirerek onu kendisine uydurur. Ancak insanın kendisini çevreye uydurması bugünkü çevre sorunlarına neden olmuştur. İnsan  dışında hiç bir canlı doğal dengeleri bozamaz. (...) Modern insanın ancak çevre sorunlarının ortaya çıkması ve ekolojik bilimin yardımıyla farkına vardığı ve şimdilerde hepimizin korumaya çalıştığı bu dengenin korunmasında görev, Allah’ın ahsen-i takvim olarak (en güzel şekilde) yarattığı ve kendisine vekil (halife) kıldığı insana aittir. Buna göre Müslüman kainatın dengesini bozamaz ve bozulmasına seyirci kalamaz.”          

(SÜRECEK)