Köyün yaşlı semercisi, Bekir Usta ölmüştü.

Sabah köy meydanı alışılmadık bir kalabalıkla dolmuştu.

Tüm eşekler bir araya gelmiş, tepinip oynuyor, kulaklarını sallayıp neşeyle anırıyorlardı.

Yıllardır sırtlarında semer taşıyan bu hayvanlar, ilk kez özgür olduklarına inanmışlardı.

Kimisi “Artık sırtımız yara bere olmayacak!” diyor,

kimisi “Dağlarda, ovalarda istediğimiz gibi dolaşacağız!” diye sevinç çığlıkları atıyordu.

Ancak duvar dibinde, gözleri bulanık, beli bükülmüş yaşlı bir eşek sessizce duruyordu.

Ne neşeleniyor, ne de kalabalığa katılıyordu.

Genç eşeklerden biri dayanamayıp yanına geldi:

“Ne o ihtiyar, haberin yok galiba? Bekir Usta öldü! Artık kimse sırtımıza semer yapamayacak!” dedi.

Yaşlı eşek derin bir nefes aldı, başını kaldırdı ve şöyle dedi:

“Benim için fark etmez evlat… Ama siz gençlere acırım.

Bugün sevinçle tepinirken aslında yas tutmalısınız.

Bekir Usta iyi kötü bizim ölçümüzü bilirdi.

Semer yaparken dikkat eder, yaranın üstüne dikiş atmazdı.

Yarın bir acemi semerci gelir, sırtınızı öyle bir vurur ki, bir daha doğrulamazsınız.”

Kalabalık sessizleşti.

Yaşlı eşek bir süre sustu, sonra gözlerini ufka dikti:

“Semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın.

Siz eşek kaldıkça, sırtınıza semer yapan bulunur.”

*

Bu küçük hikâye, aslında bir köyde değil, bugün tüm dünyanın ortasında yaşanıyor.

İsimler değişiyor, zaman değişiyor ama eşeklik baki kalıyor.

İnsan, sadece bir “semerci”den yani otoriteden, yöneticiden, sistemden, şeytandan kurtulmakla özgür olamaz.

Gerçek özgürlük, nefsin zincirlerini kırmakla başlar.

*

Kur’an’da Rabbimiz buyurur:

“Bir toplum, kendini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.”

(Ra’d Suresi, 11. Ayet)

Demek ki mesele Bekir Usta’da değil.

Semer yapan hep bulunur.

Önemli olan, sırtında semer taşımaya razı olan eşekliği terk etmektir.

Bugün de toplumlar, bireyler aynı hatayı yapıyor.

Bir yöneticiyi, bir sistemi, bir düzeni suçluyoruz.

Ama kimse dönüp kendine bakmıyor:

“Ben neden hep semer taşımaya razı oluyorum?” diye sormuyor.

Gerçek özgürlük; başkaldırmakta değil, olgunlaşmakta gizlidir.

Gerçek kurtuluş; semercinin gitmesiyle değil, eşekliğin bitmesiyle olur.

Ve unutma:

Semerci değişir, semer değişir…

Ama eşeklik baki kalırsa, adalet, huzur, bereket gelmez.

Oysa insan, aklını ve kalbini Allah’ın nuruyla aydınlatırsa,

hiçbir semerci ona boyunduruk vuramaz.

Rüzgârlar yönünü değiştirir, hükümdarlar tahtını…

Ama hakikati bilen insanın sırtına semer vurulmaz.

Çünkü o bilir ki:

En büyük özgürlük, Allah’a kul olmaktır.

Sevgiyle Kalın..