ABD Temsilciler Meclisi, soykırım iddialarını kabul etti. Hem de ezici bir çoğunlukla... 11'e karşı 405 oyla... Hem de Cumhuriyetin 96'ıncı kuruluş yıl dönümünde...

Ve yine Temsilciler Meclisi, Suriye'nin kuzeyine yapılan operasyon nedeniyle Türkiye'ye yönelik yaptırımlar öngören yasa tasarısını da onayladı. Ve yine ezici bir çoğunlukla... 16'ya karşı 403 oyla...

Elbette bu kararlar:

-Zamanlaması açısından çok manidardır.

-Türkiye'ye bir tehdittir.

-Özellikle de yaşanmış ortak bir acıyı, iki ülke arasına fitne tohumu ekerek, Türkiye siyasetini baskı altına almak için kullanmaktır.

Ve bu yeni bir olgu da değildir.

Çünkü ABD'de 50 Eyaletin 41'inde "soykırım" kabul edilmiştir. 27 yerde "soykırım anıtı" dikilmiştir. Her yıl 24 Nisan'da "soykırım anma" törenleri yapılmaktadır. Bu nedenle ABD Başkanının ağzına bakılır olunmuştur. Acaba "soykırım" diyecek mi diye...

***

Peki, ne idi bu soykırım sorunu?

Soykırım iddiası, Osmanlı İmparatorluğunun dağılması sonucu Türkiye Cumhuriyetine miras kalan bir sorundur. 1915'den bugüne sürekli gündemde kalmıştır.

Birinci dünya savaşı sürecinde 1915 yılında imparatorluk yönetimince, Anadolu'daki Ermeni yurttaşlarının bir bölümüne "tehcir" uygulanmıştı. Yani Anadolu topraklarının dışına (özellikle Suriye'ye) gönderilmişti.

İşte sorun, bu tehcirde ölen Ermenilere bir "soykırım" uygulandığı söylemidir.

Oysaki imparatorluğun tüm cephelerinde kanlı bir savaş devam ederken, Anadolu'daki Ermeni başkaldırılarına olabilecek bir halk desteğine önlem alınmasıydı.

Elbette ki, tehcir sürecinde istenmeyen ölüm olayları olmuştur.

Nitekim Avrupa parlamentosuna göre 1,5 milyon, İngiliz verilerine göre 600 bin, TTK eski Başkanı Yusuf Halaçoğlu'na göre 56 bindir. Sonuçta çok net kesin bir sayı yoktur.

***

Bugün Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 29 ülke Ermeni iddialarını "soykırım" olarak kabul etmiştir.

Ve "BM Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu(AP), Dünya Kiliseler Konseyi" gibi kuruluşlar tarafından da "Ermeni Soykırımı" kabul edilmiştir.

Ve geçen yıl, yani 22 Şubat 2018 günü Hollanda Parlamentosu da Ermeni Soykırımı'nı kabul etmişti. Hem de ezici bir çoğunlukla... 3'e karşı 142 oyla...

Ve de işin daha vahimi; 27'si ABD'de, 28'i Ermenistan'da ve 35'i Fransa'da olmak üzere, 2003 verilerine göre 26 ülkede 143 adet "Ermeni Soykırım Anıtı" dikilmişti.

Daha da üzücü olan durum, ilk Ermeni Soykırım Anıtı'nın Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta dikilmiş olması; İran, Suriye ve Mısır'da da bu anıtların bulunmasıdır.

***

Elbette soykırım iddialarına karşı, Türkiye siyaseti sınıfta kalmıştır diyebiliriz...

Nitekim 18 Nisan 1987 günü Avrupa Parlamentosu (AP), Ermeni Soykırımı kararını onaylarken iktidarda ANAP vardı; Başbakan Turgut Özal, Cumhurbaşkanı Kenan Evren idi.

1993'te Arjantin, 1995'te Rusya, 1996'da Kanada, 1997'de Lübnan, 1998'de Belçika 'soykırımı' onaylarken Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel idi. Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve

Necmettin Erbakan'ın Başbakanlık, Erdal İnönü'nün Başbakan Yardımcılığı yaptığı hükümetler dönemiydi.

2000'de İtalya ve Vatikan'da, 2001'de Fransa'da "Ermeni Soykırımı" kabul edilmiş ve Fransa'da 35 tane "soykırım anıtı" dikilmişti.

Ve 15 Nisan 2000 günü Avrupa Parlamentosu, bir soykırım kararı daha almıştı.

O gün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Ecevit, yardımcılar da Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz idi. Hükümet ise DSP-MHP-ANAP koalisyonuydu.

15 Nisan 2015 günü ise Avrupa Parlamentosu, soykırım kararını bir kez daha yenilerken iktidarda AKP hükümeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan idi.

***

Görünen o ki:

Siyasetin her rengi bu iddiaları yaşamıştır.

-Siyasetin bütün renkleri, 82 milyonluk Türkiye'nin cumhurbaşkanları, başbakanları, diplomatları, elçileri, tarihçileri kimseyi ikna edememiştir.

-Ortak yaşanmış bir acının yaralarını Türk ve Ermeni siyasetçileri, Türk ve Ermeni tarihçileri birlikte sarmaları gerekirken 96 yıldır saramamıştır.

-Uluslararası alana taşınması engellenememiştir.

Öyle ki, AB'ye girebilmekte bir önkoşul olmuş; özellikle Batının, Türkiye üzerine uyguladığı bir siyasal baskıya dönüştürülmüştür.

Ve de bu iddialarla Cumhuriyet ve Cumhuriyet öncesi sorgulanmak istenmiştir.

Bu nedenlerle bu konu:

-İç politikada iktidar- muhalefet çatışmasına alet edilecek bir konu değildir.

-Birlikte bir tavır oluşturmalı, konu Türkiye ve Ermenistan arasında birlikte çözülmeli, Türkiye siyaseti üzerinde bir tehdit unsuru olmaktan çıkarılmalıdır.