TBMM Genel Kurulu'nda konuşan CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, isyan etti ve “600 milletvekili ne işe yarıyoruz?” dedi.
Evet, Türkiye'nin bir cinnet halinde olduğunu belirten Milletvekili Umut Akdoğan, çok sarsıcı biçimde gündeme oturan “Yenidoğan Çetesi” üzerinden, Türkiye gündemine isyan etti.
“Sokakta, hastanede, meydanda, trafikte bir cinnet hali var. Kadın, çocuk, ağaç, deniz, kedi, köpek ne varsa öldürülüyor” diyen Umut Akdoğan, “Madem ki sokaktaki cinneti önleyemiyoruz, o halde ne işe yararız?” dedi.
Ve de “Eğer bu konular hakkında araştırma komisyonu kuramayacaksak, çözüm önerisi sunamayacaksak, sokaktaki bu cinnet haline engel olamayacaksak, o zaman şu soruyu sormak gerekiyor: Biz 600 milletvekili olarak burada ne iş yapıyoruz, ne işe yararız?” dedi.
***
İşte bu sözlerden hareketle sormak gerekti:
-Eğer bu ülkede, yıllardır taciz ve tecavüz engellenemiyorsa…
-Eğer bu ülkede, yıllardır kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin önüne geçilemiyorsa…
-Eğer bu ülkede, çocuğa şiddet ve çocuk cinayetleri önlenemiyorsa…
-Ve de eğer bu ülkede, çocuk yaşta evlilikler engellenemiyorsa…
-Yani bu sorunlara, yıllardır bir çözüm üretilemiyorsa…
Milletvekili Akdoğan’ın sorduğu gibi, “600 milletvekili ne iş yapıyor, ne işe yarıyor?”
***
Ve de devam:
-Resmi rakamlara göre % 8,4 olan, ama gerçekte çok daha da yüksek olan işsizlik sorununa çözüm bulunamıyorsa…
-Öğretmen atama sorunu çözülmediği ya da çözülemediği gibi, 400 bin civarında öğretmen yıllardır atama bekliyorsa…
-Genelde her yıl yaşanan ve acılarıyla bu toplumun vicdanını büyük ölçüde sarsan, maden ocaklarındaki felaketler engellenemiyorsa…
-Ve iş kazalarına karşı gerekli önlemler alınamıyorsa…
-Ve de her yıl ortalama 1 milyon 300 bin kazanın olduğu, her yıl bu kazalarda ortalama 6500 kişinin öldüğü trafik sorununa, bir çözüm üretilemiyorsa…
Evet, yine Akdoğan’ın sorduğu gibi, “ne işe yarıyor bu 600 milletvekili?"
***
Devam edelim ve de soralım:
-Özellikle depremlerin yoğun olduğu ülkemizde, deprem felaketlerindeki büyük yıkımı engelleyici bir yapılandırma geliştirilemiyorsa…
-Sel felaketlerine önlem alınmıyor ya da alınamıyorsa…
-Orman yangınlarına karşı önlemler geliştirilmiyor ya da geliştirilemiyorsa…
-Ve devletin birinci derecede asli görevi olan, ama ticari bir sektöre dönüşerek, adeta kangren olmuş sağlık sorunu çözülemiyorsa…
-Ve yine devletin birinci derecede asli görevi olan, ama sağlıktaki gibi ticari bir sektöre dönüşerek, adeta kangren olmuş eğitim sorunu çözülemiyorsa…
-Ve de üniversite özerkliğini ve üniversitelerin bilim yuvası olmasını engeller gözüken, rektör atama sorunu çözülemiyorsa…
Evet, “bu 600 milletvekili ne iş yapıyor?”
***
Ve de özellikle soralım:
Bu ülkenin bölünme tehlikesi gibi çok büyük bir tehlikeyi içinde taşıyan ve de 100 yıldır süren Kürt sorunu çözülemiyorsa…
Ve her an provoke edilebilen, her an kanlı çatışmalara neden olabilen inanç eksenli bir sorun, 100 yıldır çözülmemiş ya da çözülemiyorsa…
Ve de açlık sınırının 19 bin lira olduğu, yoksulluk sınırının 62 bin lira olduğu ülkemizde açlık ve yoksulluk sorunu çözülemiyorsa…
İşte şimdi Umut Akdoğan’ın sorusunu bir kez daha sormak gerekir: “Evet, ne iş yapıyor bu 600 milletvekili?”
***
Ve bu sorular daha da çoğaltılabilir.
Elbette bu soruların ilk muhatabı, ilk sorumlusu dönemin iktidarları ve iktidar milletvekilleridir. Ama muhalefet partileri, muhalefet milletvekilleri de sorumludur.
Çünkü halktan bu hizmetleri yapmak ve yaptırmak için destek istenmiş, halk da bu hizmetleri yapmaları için desteğini vermiştir.
Çünkü iktidarı çalışmaya zorlamak, iktidarı toplumun yararına projelerin yapılmasına zorlamak gibi bir görevi vardır.
Ve de bilinmeli ki, iktidarıyla muhalefetiyle 600 milletvekilinin görevi yalnız el kaldırmak, el indirmek değildir.