3 Aralık 2019 günü 2018 PISA sınav sonuçları açıklandı. Çok az bir puan artışı olsa da yine nal topladık, yine Türkiye sınıfta kaldı diyebiliriz.
PISA, "Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı"nın kısa adıdır. Türkiye'nin de kurucuları arasında bulunduğu, bugünkü sayısıyla 36 üyesi bulunan, kısa adı OECD olan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü tarafından 1997'de geliştirilmiştir.
Dünyanın en kapsamlı eğitim kalitesini ölçen bir araştırma projesidir. 15 yaş grubu öğrencilerin bilgi ve becerilerinin değerlendirmesini yapar.
"Matematik, Fen Bilimleri ve Okuma" becerileri alanlarında ölçü yapılır. Amaç, günümüz bilgi toplumunda bu bilgi ve becerileri kullanabilme yeteneğini ölçmektir.
Sınav soruları, uluslararası bir konsorsiyum tarafından hazırlanır.
Ve de öğrenciler OECD tarafından, ülke coğrafyasının tamamını ve özellikle ülkenin sosyolojik haritasını temsil edecek ölçüde rastgele seçilir.
***
İlk kez 2000 yılında uygulanmıştır.
Üçer yıllık dönemler halinde uygulanan PISA projesine Türkiye, 2003 yılından itibaren her sınava en az 5 bin öğrenciyle katılmıştır.
2000'de 32 ülkeden 265 bin, 2003'te 41 ülkeden 275 bin,
2006'da 57 ülkeden 400 bin, 2009'da 65 ülkeden 475 bin,
2012'de 65 ülkeden 510 bin, 2015'de 72 ülkeden 540 bin,
2018'de ise 79 ülkeden 600 bin öğrenciyle yapılmıştır bu sınavlar.
Türkiye 2018 sınavına, 186 okuldan 6 bin 890 öğrenciyle katılmıştır.
Ama sonuç hep gerilerde olmuştur. Genel sıralamada 2009'da 41'inci, 2012'de 45'inci, 2015'de ise 53'üncü sırada yer almıştır. 2018'de 42'nci sırada, 36 üyesi bulunan OECD ülkeleri içinde ise yine son sırada yer almıştır.
Özet olarak, ülkemiz eğitim sisteminin başarısız oluşu bir kez daha tescillenmiştir.
Yani eğitim süresi 12 yıla çıkarılmış da olsa; bugüne kadar özel kurslarla, etütlerle, dershanelerle desteklenmiş de olsa; global bir sınavda sınıfta kalınmıştır.
Ve 1 milyon öğretmen sayısını 2 milyona da çıkarsak, bu sistemin bugünkü yapısıyla ıslah olamayacağı artık bir gerçek olmuştur.
***
Aslında bu başarısızlık, toplumsal kültür seviyemizin de bir göstergesi olmuştur.
2012'de "Kütüphaneler Haftası" nedeniyle yapılan bir araştırmaya göre bir Japon'un yılda ortalama 25, bir İsviçreli’nin 10, bir Fransız’ın 7, bir Türk'ün ise 10 yılda 1 kitap okuduğu...
Ve yine düzenli kitap okuma oranının Japonya'da yüzde 14, Amerika'da yüzde 12, İngiltere ve Fransa'da yüzde 21 iken Türkiye'de binde 1 olduğu...
Zaten gazete okumayan bir toplum olduğumuz gibi, 66 milyonluk Fransa'da bir kitap en az 100 bin basılırken, 82 milyonluk Türkiye'de en çok 3 bin basıldığı...
Özet olarak böyle bir kültürel seviyemizde, okuma özürlü oluşumuzun da göstergesi olmuştur PISA sınavları.
İşte böyle bir kültürel ve eğitim haritası olan ülkemizde, çok ciddi ve çok öncelikli bir "eğitim reformu"na ihtiyaç olduğu kaçınılmazdır.
Ancak bugüne kadar 'reform' adı altında yapılan tüm değişimlerin, siyasal iradeyle düzenlenir oluşu hep kuşkuyla karşılanmıştır. Özellikle cumhuriyet değerleri ve laik eğitim tasfiye ediliyor gibi bir görüntü yaratılmıştır.
Nitekim "4+4+4" sistemi de, katsayı sorunu da böyle yansımıştır. "İnançlı nesiller yetiştireceğiz" sözü de böyle yansımıştır.
Eğitimin asıl elemanı olan öğretmenin ve de öğretmen kuruluşlarının, eğitim üzerinde oluşturdukları düşünce ve projelere ise asla iltifat edilmemiştir.
***
Yine bugün, eğitim sistemine ve eğitim kurumlarına baktığımızda görülüyor ki:
-Okulların, siyasetin ve inanç gruplarının arka bahçesi olarak görüldüğü...
-Okulların, öğrenmenin çekim alanı olmaktan çıktığı...
-Ezberlemenin öğrenme, ezberletmenin öğretme sanıldığı...
Ve eğitimin, alınır-satılır bir ticari sektöre dönüştürüldüğü ülkemizde PISA sınav sonuçları, işte böyle bir eğitim haritasının doğal bir göstergesi olmuştur.
Ve yine;
-Analitik (yani sorgulayıcı, çözümleyici) düşünemeyen bir toplumun,
-Din ağırlıklı İmam Hatip okullarıyla kültür ağırlıklı genel okulların çarpıştırıldığı...
-Giderek lümpen, maganda ağırlıklı bir gençliğin yetiştirildiği...
Ve de eğitim sisteminin ilkel ideolojik dayatma ve kuşatma altında tutulduğu bir toplumda, eğitim sisteminin sonucunun bir göstergesi olmuştur.
***
İşte öncelik, eğitimin bu karanlık görüntüden kurtarılmasıdır.
Bilinmelidir ki, PISA sınav sonuçları katılımcı ülkelere eğitim sistemini yeniden değerlendirmesi, yeniden yapılandırması için bir mesaj anlamındadır.
Ama asıl sorun, bu mesajın alınıp alınmadığıdır; eğitimcilerin iradesine başvurup, çağdaş bir eğitim reformunun önünün açılıp açılmayacağıdır.