Sanırım insanoğlu için en zor şey, kendisi ya da bir başkası ile yüzleşmektir.

Tabii ki yüzleşmek kolay bir iş değildir.

Yüzleşmek neden mi zor bir iştir? Çünkü kişi yaptığı her şeyi doğru yaptığını düşünür.

Ne yaparsa hep doğru yapar…

Bu kafa, en cahilinden en okumuşuna kadar hep böyledir.

O nedenle yüzleşmek zor iştir.

Bedeli ağırdır…

Düşünsenize kendiniz mükemmelsiniz.

Dünyanın en doğru adamısınız…

Hiç hata yapmazsınız.

Kendiniz hakkında böyle düşünürken

İşleriniz hep olumsuz sonuç verir…

Yolunda gitmez bir şeyler…

Hep kaybedersiniz…

Bu durum kişi için bir felakettir…

Yenilmişlik duygusu… 

Hüsran…

Kahroluş…

Büyük bir acı…

Sanırım yüzleşmek siyasetçiler için çok zor olsa gerek…

Gemiyi batırmak ya da yüzdürmek…

Neyse yüzleşmek, demiştik…    

Her şeyi çok iyi bilen olmak gibi tuhaf bir hastalığımız vardır.

En cahilimiz bile her şeyi en iyi bilir ve en iyisini yapar.

Maazallah ülkede en iyi şeyi yapmayan yok.

Herkes en iyi şeyi düşünür ve yapar…

Bu kadar!

Böyle bir insan topluluğu kendisi ile yüzleşebilir mi?

Yüzleşemez!

Hatalıyım, yanlış yaptım, haklısınız, diyemez.

Hatalarını, yanlışlarını savunmaya devam eder.

Yüzleşmek, çağcıldır.

Demokrat, uygar, ilerici insanların yapacağı iştir.

Hayatın gerçekleriyle yüzleşmek, her ne kadar zorlu ve rahatsız edici bir iş olsa da kişisel gelişim için önemli bir adımdır.

Yüzleşmek, gerçekleri kabul etmeyi gerektirir.

Kişinin, birey olabilmesini sağlar.

Toplumlar, yüzleşebildikleri oranda ideal bir toplum olur.

Kim ne derse desin kişiler ve toplumlar kendisi ile her daim yüzleşebilmelidir.

Yüzleşmeyi, fakat, ancak, lakin demeden yapmalıdır.

Arınmalıdır yanlışlarından, hatalarından…