28 Mayıs 2. Tur seçim sonuçlarına bakarsak muhalefet, AKP karşısında kazanamamış demektir. İşin gerçekçi ve bilimsel doğrusu, yüzde 52’ye 48’lik bir yenilgi yenilgi sayılacak kadar karalar bağlamayı gerektirmez. Asıl karalar bağlanacak durum, ülkenin varı yoğu satılmış, ekonomik çöküntünün eşiğinde bir ülke, demokrasinin kırıntısı kalmamış, büyük deprem sonucu resmi kayıtlara göre 50 bin insan yok olmuş, üç gün yanına varılamamış, ülkenin beşte biri enkaz altında iken, iktidar partisi birinci parti ise, kazanamıyorsun demektir, yenilgi başka bir şey.
Yenilgi; “Yenildim pes artık” demediğin sürece yenilmemişsindir. Bir umut daha vardır. Umudun olduğu yerde başarı ve sonuç ta mutlak vardır. Ulusal Kurtuluş Savaşımız bunun eşsiz kanıtıdır. Ordusu dağıtılmış, silahları elinden alınmış, kapitülasyondan gelen borçlarla boğazın sıkılıyor. Yedi düvel “Düveli Muazzama” üzerine çökmüş, nefes alamıyorsun.
Bir adam çıkmış, Samsun’da karaya ayak basmış ve Amasya’da alınan karar, kayıp var fakat yenilmedik demektir.
3 Nolu karar; “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Bu bir ulusun var olma, ya da yok olma iradesidir. Varlığımızın mihenk taşı da bu karardır.
Seçim sonuçları üzerine sosyal medyada bazı aklı evveller “Yenilen pehlivan güreşe doymazmış” naraları atarken, değerli dostum Ali Eker öğretmenimin yanıtı kayda değerdir: “Çok doğru, Kel Aliço Einstein’ı her daim yener”.
Çinli bir bilgenin hikâyesi umut ve yenilgi için rehberdir. Çinli bilgenin güzel mi güzel bir kısrak atı var, dillere destan. Köyün ileri gelenleri, bu atı satın almak için yarış halinde. Bilge atını satmıyor. Sonra at bir gün ormanda kayboluyor.
Köylüler bilgeye; “Yahu ne saf, ne hesap bilmez adamsın, bu ata onca para verdiler, atı satmadın, şimdi de kayboldu” derler.
Bilge der ki; “Yorum yapmayın, ancak gerçek olan, atım kayboldu, sonucu bekleyelim.”
Bir süre sonra at ormandan onlarca nitelikli yabani atı, peşine takarak evine döner.
Köylüler bilgeye; “Yahu sen gerçekten ne akıllı adammışsın, senin at onlarca atı peşine takarak getirdi” diye yorum yaparlar.
Bilge; “Dostlar erken yorum yapmayın, şu anki gerçek, atım dönmüş ve onlarca atı da peşinde getirmiştir. Sonucu iyi mi, kötü mü, belli değil…”
Bir süre sonra bilgenin oğlu, yabani atlara binip at koştururken düşmüş ve kolunu, bacağını kırmıştır.
Köylüler bilgeye “Yahu ne saf, ne aptal adamsın, bak oğlun yabani attan düştü kolunu bacağını kırdı, neden tutarsın yabani atları?”
Bilge; “Yahu erken yorum yapmayın, şu anki gerçek, oğlum attan düştü ve kolunu bacağını kırdı. İyi mi oldu, kötü mü oldu, belli değil.” diyor.
Bir süre sonra bir savaş çıkıyor, devlet köylerden tüm gençleri topluyor. Gençler askere giderken köyde tek bilgenin kolu, bacağı kırık oğlu kalıyor.
Köylüler bilgeye; “Yahu yine sen haklı çıktın. Bak senin çocuk iyileşmeye başladı. Bizim çocuklar savaşta, dönüp dönmeyecekleri belli değil.” diyorlar.
Yendik, yenildik teranesi okuyanlar, biraz da büyük resme bakalım. ‘Gün doğmadan neler doğar.’ Daha son sözümüz söylenmedi.
Sabırlı olun; “Son gülen iyi gülermiş”…