Bana ‘geçmiş olsun’ demek için beni arayan, çocukluk arkadaşıma, rahatsızlığımı anlattım, uzun uzun.

Sözlerimin sonunu da “Yaşlandık, yaşlandım, yaşlanıyoruz be kankam” diye bağladım.

O ana kadar beni sessiz sakin dinleyen kankam; “Saçmalama!” diye bağırdı telefonun diğer ucundan…

Saçmalıyorsun, saçmalama! Sen yaşlanmıyorsun, yaş alıyorsun, yaş!

Tamam yaşlanmak üzer insanı ama yaş almak da mutlu eder…Sen yaş alıyorsun… diye devam etti.

“Sağ ol moral verdin…” dedim, karşılıklı kahkahalarla kapattık telefonları…

*    *    *

Ertesi günü bir iletisini aldım Kadim Dostun.

Şöyle diyordu iletisinde…

Dün beni çok üzdün.

Kendine haksızlık ediyorsun.

Yazdığın yazılar, seslendirdiğin şiirler yaşlı bir insanın yazıları ve şiirleri olabilir mi?

Yaş almak mutlu eder insanı, yaşlanmak üzer.

Yaşlanma ile ilgili ne zaman bir makale okusam, hemen aklıma Aziz Nesin'in ‘yetmiş yaşım merhaba’ dediği yazısı aklıma gelir.

Oğlu Ali Nesin'e yazdığı bir mektubunda yetmiş yaşına geldiğini sorunlarının çoğaldığını, yaşamın güçlüklerini anlatırken, oğul Ali de babasının mektubuna yanıt olarak şunları yazıyordu:

‘Sevgili babacığım, yetmiş yaşını kutluyorsun. Yaş yetmiş iş bitmiş dediğin olay burada Amerika'da gayet olağan ve dolu dolu yaşanan bir yaş.

Hatta anlatacağım olayda olduğu gibi özlenen bir yaş bile olabiliyor. Bizim şehrin (San Francisco) ağır ceza yargıcı 90 yaşında ve hâlâ büyük bir arzuyla çalışıyor. İnsanlar onun çalışma azmine ve sağlam mantığına hayranlar. Geçenlerde bir öğlen tatilinde yargıç, sandviçini alıp dışarı çıkmış. Arkadaşlarıyla beraber güneşten yararlanıp yürüyorlarmış. Yanlarından bir kaç tane güzel bayan geçerken , hanımlara imrenerek ve hafifçe de iç çekerek arkadaşlarına söyle demiş.

"Ah ulan keşke şimdi yetmiş yaşında olsaydım ".

İşte böyle babacığım, buralarda insanlar yaşamla ilgilerini hiç kesmiyorlar".

İhtiyarlık mı yoksa yaşlılık mı?

Dil, düşüncenin arka plânını yansıtır.

Yani kullandığınız dil, sizin hangi dünya görüşüne dâhil olduğunuzu ele verir.

Ya da felsefî arka plânınızı yansıtır.

Her ne kadar günümüzde insanların önemli bir kısmı dilin önemini kavramadığı için rastgele konuşsa da aslında dil, düşüncenizin köklerini ele verir.

Biz, dilimizi ve ahlâkımızı bozmadan önce büyüklerimize “ihtiyar” derdik. “İhtiyar” kelimesinin lügat anlamı “seçilmiş” demektir.

Bazı özellikleri ile “seçilmiş ve uzunca bir süre hayatta kalmayı hak etmiş insan olmak” anlamına geliyordu.

İhtiyarlık, güzel âdetlerin ve faydalı bilgilerin yeni nesillere taşınması görevini kapsıyordu.

Bu sebeple, geleneğimizde ihtiyarlara büyük bir saygı gösteriliyor, onların hayır dualarını almak için insanlar özel çaba harcıyorlardı. Herkes onlara gerekli saygıyı gösteriyor, bir müşkül ile karşılaştığında onlardan akıl alıyordu.

Ortaya çıkan ihtilâflar ihtiyarların hakemliğinde çözülüyor, onların tecrübeleri sayesinde toplumda huzur, saygı ve sevgi hâkim oluyordu.

İhtiyarlarımıza “yaşlı” demeye başladığımız günden bu yana, onlar hakkındaki algılarımız büyük bir değişime uğradı. Öncelikle onları kendilerinden faydalanılacak tecrübeli insanlar olarak görmekten vazgeçtik. Hattâ onları geçmişin köhne zihniyetinin taşıyıcıları olarak gördük. Asırları aşarak gelen saygı, yerini bir çeşit aymazlığa, daha sonra da antipatiye bıraktı.

Oysaki dünyamızda bilge insanlar, yaş almak ile ilgili ne güzel düşünceler üretmişler.

* İyi olan beş eski şey vardır:

Bilge ve yaşlı insanlar.

Görüşmek için eski arkadaşlar.

Isınmak için eski yakacak odun.

İçilecek eski şarap

Okunacak eski kitaplar. Emile A. Faguet

* Yaşlanmak büyük bir dağa tırmanmak gibidir: Tırmandıkça gücünüz azalır ama bakışlarınız daha özgür, vizyonunuz daha geniş ve dingin olur. Ingmar Bergman

* Konuşmayı öğrenmek iki yıl, susmayı öğrenmek ise altmış yıl alır.

Ernest Hemingwa

* En yaşlı ağaçlar en tatlı meyveyi verir. Alman Atasözü

* Ailenizde yaşlı bir adam yoksa bir tane edinin. Çin Milenyum Atasözü

* Yaşlılık, miras aldıklarımızı alır ve bize hak ettiğimizi verir.

-----------------------------------------------------------------------------------------

*“Şimdi nereden çıktı ruh karartıcı bu yazı” demeyin

Rahatsızım

Ciddi boyutlarda rahatsız.

Bugün Antalya Akdeniz Üniversitesi hastanesine yatıyorum.

Gidip de dönmemek, yatıp da kalkamamak var.

Hakkınızı helal edin…