Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 1. Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, "Milletvekili maaşı ne kadar olsun?” diyenlere “Öğretmen maaşı kadar olsun” demişti.
Atatürk, "Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” diyerek öğretmenlere ne kadar çok güvendiğini de göstermişti.
Bir yerde, bir konuda iki örnek olmaz. Örnek alınan insansa, örnek alanlara izinden gidenler denir. Yönetimsel konularda da Atatürk, örnek alınan bir cumhurbaşkanıdır.
“Örnek olmak” da çok önemlidir “örnek almak” da.
Bizim köyün ilkokulunda kırk çocuk diploma alırdık da ulu şehrin ulu yollarında dört çocuk yolculuğa çıkardık. Anneler, babalar bu dört çocuğu örnek gösterilerdi okumalarını istedikleri çocuklarına.
Dört çocuk, on çocuk olurduk kimi yıllar. Yorulur, geri dönerlerdi çoğu.
Okul kaçkınına, okul kovgununa çıkardı adları. Gidenler, dört kalırdı yine.
Atatürk, o dörtlerden biri, birincisi, örnek olanıydı.
Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in ağzından Atatürk'ün adı hiç düşmezdi. Her boş bulduğu yere Atatürk büstü koydurdu. Herkes onun Atatürk'ü örnek aldığını sandı. Cumhuriyet'in öğretmenlerine sahip çıktı(!) 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü'nün üzerini çizdi, 10 Kasım'dan on dört gün sonrasını “Öğretmenler Günü” ilan etti. 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak 1981 yılından bu yana kutlanmaya başlandı. Bugün sayıları bir milyon iki yüz bini bulan öğretmenler, o gün bugün Anıtkabir’e, Atatürk'e saygı duruşuna giderlerken bile on dört gün sonraki öğretmenler günü kutlamalarını düşünüyorlar. Nerede, nasıl bir kutlama yapacaklar, ne yiyip ne içecekler, masada kimin yanına oturacaklar...
On ikinci Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ise yirmi küsur yıldır ovalarda boş yer bırakmadı, milyonlarca yurttaşı “ev”lendirdi. Ferhat gibi dağları deldi, delinmedik, kazma vurulmadık dağ bırakmadı. Öğretmen, asker, esnaf, işçi herkesi sevindiren bir büyüklük daha yaptı, 2024 yılını “Emekliler Yılı” ilan etti. Öyle ya sonunda her çalışan emekli olacaktı.
Ne idüğü belirsiz ekonomistler, 2025 yılının, 2024 yılını aratacağını; 2026 yılının 2025 yılından daha kötü olacağını yazıp çizmeye başladılar.
Bu şom ağızlılar yüzünden şimdiden huzuru kaçtı emeklilerin. On altı milyon emekli, başlarında hidroelektrik santralleri (HES) kurulan; suyu çekilen, kuruyan dereler gibi görmeye başladılar kendilerini.
Her emekli, rüyasında kendini susuzluktan gözleri patlayan bir kurbağaya dönüşmüş olarak görüyor. Kan ter içinde uyanıyor.
Öğretmenler, bir kendi aldıkları maaşa bakıyorlar, bir milletvekili maaşlarına. Emekliler, bir aldıkları maaşa bakıyorlar, bir ödedikleri ev kirasına. Kafalar karışıyor. Öğretmenler, emekli olacakları günü beklerlerken, emekliler ikiye bölünüyor. Bir grup emekli toplu duaya hazırlanıyor, bir grup emekli ise Mersin'den Ankara'ya yürüyüş başlatıyor.
Yaşam sürüyor.
Güzel olan örnek, örnek olarak hep yerinde duruyor. İsteyenlere örnek olmayı sürdürüyor; cumhurbaşkanlarına, öğretmenlere, işçiye, memura, esnafa, emekliye...