Yanıyoruz, yazın yaşamıma başlayalı attığım en ürkütücü, en acı başlıktır. Keşke bu başlıkta bir yazıyı kaleme almasaydım. Keşke ülkemizin dört bir yanından yangın haberleri gelmeseydi. Keşke yangınlar daha başladığı noktada söndürülebilseydi, bugün dördüncü gününde hala yangınlar devam ediyor. Yanan ormanların alevi, dumanı gökyüzü ile buluşuyor. 21 kentte devam eden 63 ayrı yangın için “yanıyoruz” demeyecektim de, ne diyecektim?
İçimiz yandı, akciğerlerimiz yandı, bunlar artık klasikleşmiş deyimler. Ben televizyonlarda orman yangınlarını izleyemem. Yangında devrilen her ağaç, yanan karınca, kanadı kavrulan kuşlar, tilki, tavşan, dağ keçileri, ceylanlar, kaplumbağalar ve onların yavruları sanki içimden bir parçayı alıp götürür. Yangından yarı kurtulan canlıların geriye dönüp bakışları, büyük olasılıkla yavrularını izlemeleri ya da aramalarından daha büyük dram olur mu? Bu nedenle yangın görüntülerinde gözlerimi kapatırım.
Yaz sezonu olması nedeniyle yangınların çıkmasına, iklimsel koşullar son derece elverişli. Çok sayıda yangının eş zamanlı çıkması, kasıtlı yakma olaylarını da aklımıza getiriyor. O bir olasılık, ancak biliyoruz ki yangınların yaklaşık yüzde doksanı insan kaynaklı. Ormana söndürülmeden atılan sigara izmaritinden, söndürülmeyen mangal küllerine kadar, dikkatsizlikler orman yangınlarına sebep oluyor.
Yangınsız bir yıl geçirdiğimiz genelde olmuyor. Sadece bizde değil dünyada da benzeri yangınlar çok oluyor. Demek ki yangınlar yaşamımızın bir gerçeği. Önemli olan yangınlar olmadan ne tedbir aldığımız. Bu günkü teknolojide yangınları büyümeden önlemenin olanakları var. Bu güne kadar genelde yangınları THK (Türk Hava Kurumu) uçakları, söndürüyor ve önlüyordu. Kayıtlara göre 2002 yılında 19 THK’nun yangın söndürme uçağı varken, bugün yarısı kadar olsun yangın söndürme uçağının olmamasını kimseye anlatamazsınız. Cumhuriyetin her kurumunu yıkıp işlevsiz hale getirmekte mahir olan iktidar, belli ki THK uçaklarını da hangarda çürümeye terk etmiş.
Eski THK Başkanı’nın açıklamaları ile Tarım Bakanı’nın açıklamaları birbiri ile çelişiyor. 19 uçakla devir alan iktidardan şimdi uçak sayımızı 29’a, 39’a çıkarmasını beklerdik. Yangın uçakları sıfıra düşerken, maşallah Cumhurbaşkanlığı makam uçak sayısı, üçü geçmezken şimdi sayı 13’e çıkmış. Hem de en pahalı ve lüks uçaklarla “itibardan taviz verilmemiş”
Basından edindiğimiz bilgilere göre; “Fransa Cumhurbaşkanı’nın 8 makam, 32 yangın söndürme uçağı var, İspanya’nın 3 makam, 74 yangın söndürme uçağı var. İtalya’nın 8 makam, 88 yangın söndürme uçağı var. ABD’ni ise makam uçağı bizimkinin bir alt modeli, yangın söndürme helikopter sayısı 1000 adet. Bizim Kazdağları’nın köküne siyanür döken, bayrağı ağaç yaprağı olan Kanada’nın 136 adet yangın söndürme uçağı var, bizim makam uçağımız 13, yangın söndürme uçağı sıfır, şu an 3 adet kiralandı.”
Ne diyelim “itibardan taviz vermeyin”. İtibarınıza bir yıldız olarak; yanan binlerce dönüm ağacı, yanan kuşları, tavşanları, tilkileri, ayıları, dağ keçilerini, kaplumbağaları, karıncaları, ceylanların feryadını da ekleyin.
THK’na kayyum atanmış, kayyum heyeti başkanı Cenap Aşçı Beyefendi nerede? Memleket yanarken düğüne gitmiş. Merak ediyorum, Cenap Bey evlenenlerin mutluluğuna iştirak ederken, yanan canlılar, kökünden devrilip kül olan ağaçlar hiç aklına geldi mi? Ne yapalım ki “Alt yanımızı kurt yese, üst yanımızın haberi yok”. Din bilginlerine bir sorum olacak; Bir canlının yaşamının son bulmasına sebep olursak o dilsiz varlıkların AHI tutar mı?
Yangın söndürme işi “hizmet alımı çerçevesinde” özel sektöre ihaleye verilmiş. Eh yakınlarına, yandaşa verecek hali yok ya! Ne kadar çok yangın, o kadar çok para. Böyle bir rezalet görülmemiştir. Gerçi yangınlar sönmüyor artıyor, ama umarım ‘söndürme garantilidir’.
Garanti kapsamında bari söndürün; yanıyoruz, yanıyoruz, yanıyoruz!