Hafta sonu spor haberlerini dinlerken duyduklarıma inanamadım. Spikerin ağzından dökülen "Galatasaray-Fenerbahçe derbisini dünyaca ünlü yabancı hakem yönetecek" cümlesi kulaklarımda çınladı. Haberin içeriğini dikkatle dinlediğimde, olayın gerçek olduğunu ve spikerin bir hata yapmadığını anladım.

Keşke duymasaydım! Sinirlendim ve yerimde duramaz oldum. O sinirle Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’na ve yönetime söylemediğimi bırakmadım. Elime geçirsem tümünün kemiklerini kırar bir kenara atardım!

TFF Başkanı Hacıosmanoğlu, üst klasman hakemlerine yönelik açıklamalarında şöyle dedi: "Göreve geldiğimden bu yana sizin arkanızda durmaya çalıştım. Hâlâ da öyle yapıyorum. Ama federasyonumuzu zorda bırakacak şeyler yaptınız. MHK ile yaptığınız konuşmaları ve önemli bilgileri dışarı sızdırıyorsunuz. Bunlar medyaya yansıyor. Adı ne olursa olsun, kimsenin gözünün yaşına bakmam. Bu kararı sizi korumak için aldık."

Sporla çok ilgili biri değilim. Fanatik de sayılmam. Ama zaman ve mekân uygun olduğunda, özellikle futbol başta olmak üzere, her türlü spor karşılaşmasını izlerim.

"Fanatik değilsin, niye sinirleniyorsun?" diye sorabilirsiniz.

Sinirlenmem, bir eğitimci gözüyle bakmamdan kaynaklanıyor. Eğitimci olarak, her işte "bizden olsun" ve "milli olmak" şartını öne koyarken, hakemlerimiz varken yabancı hakem getirme kararının nereden çıktığını anlayamıyorum.

Federasyon başkanının serzenişlerinden anladığım kadarıyla, hakemlerin yaptığı hatalar artmış ve bu da yöneticileri zora sokmuş.

“Hatasız kul olmaz” düsturuyla hataların olacağını kabul etmeliyiz. Ama çözüm, başkasına havale etmek değil, eğitmektir. Hatayı yapan insandır, eğitirsin, eğitirsin, eğitirsin. Bıkmadan, usanmadan, hatayı çözecek metotlar geliştirir, olmadı bir daha denersin. Ta ki çözüme ulaşana kadar.

Eğitimi nasıl yapacağınız sizin işiniz, federasyonun işi. Benim değil! Başta olan sizsiniz, işinize karışmayalım. Ama eksiği görmek ve hızlıca önlem almak sizin göreviniz. Kolaya kaçıp yurt dışından hakem getirmek çözüm değil. Kolaya kaçılacaksa, herkes bu işi yapar. O zaman size ne gerek var, demezler mi?

Buradan federasyona bir çözüm önerisi sunuyorum:

Aşağıdaki yasayı okuyup uygularsanız, çözüm çok basit ve hızlı olacaktır. "Millilikten bahsederken yabancılardan faydalanacak bir yol mu sundun?" diyebilirsiniz. Hayır! Ben "Kidlin’i getirin, çözsün" demiyorum.

Hayatta bilinen beş önemli yasadan biri de Kidlin Yasası’dır. Problem çözme sürecinde bize rehberlik eden temel yasalardan biridir:

KİDLİN YASASI: "Problemi kâğıda net bir şekilde aktarabildiğiniz zaman, problem yarı yarıya çözülmüş demektir."

Kidlin diyor ki: “Herhangi bir sorunla karşılaştığınızda, önce sorunu kâğıda yazın. Böylece, çözüm için hangi adımları atacağınızı daha net görebilirsiniz.”

Federasyon, hakemlerle ilgili eksiklikleri ve sorunları yazıya dökerek, bunları çözecek yerli ve milli uzmanları belirlemeli ve konuyu çözmelidir. Futbolumuzu ve diğer tüm branşları en üst seviyeye çıkarmak bizim işimizdir. Bahanelerle oyalanmak bize yakışmaz!

Bir hatadan sonra, ne olursa olsun yerli ve milli hakemlerimize güvenmeliyiz.

Hataysa hata, biz yaptık, biz düzeltiriz.

Bizim düzeltemediğimiz hatayı yabancıya düzelttirirsek, bugün iyi gelen çözüm, yarın daha büyük hatalara yol açar.

Bu mantık sadece futbola değil, hayatın her alanına uygulanmalıdır. İşimizi kendimiz yapalım, en iyi şekilde yapalım. Hata yapıldığında da toparlamak bizim görevimiz olsun.

İşte bu kadar!

Zor mu?

Çözüm yolu bizden, uygulaması sizden.

Haydi, kolay gelsin!