Nefis ve şeytanın kötülüklerinin anlatıldığı klasik, eski kitaplarda şöyle bir olay anlatılır:

Şeytan, fahişe ve son derece güzel bir kadın kılığında müthiş bir alimi yoldan çıkarmak için bir tuzak kurar. Yanında bir oğlan çocuğu ile insanoğlu bilgini tuzağına düşürmek için çareler arar ve şöyle bir yol takip eder; hocanın geçtiği yolda bir eve yerleşir. Alim kişi gelip geçerken ona kur yapar, şehvet ve para insanlar tarafından yine insanlara kurulan en korkunç tuzaktır.

Bir gün hoca, kadının evinin önünden geçerken, kadın “imdat!” diye bağırır. Bilgin kişi yardım amacı ile kadının çığlığına yönelir. “Yetiş, çocuğu kurtar” diye bağırınca hoca kadının evine girer, çocukla ilgili bir olayın olmadığını görünce bu işin içinde bir hile olduğunu düşünür ve evden çıkmak ister. Ama kadın suretindeki şeytan çirkefliğini gösterir. Yakınlık tale eder, hoca buna izin vermeyince kadın; bana yaklaşmazsan seni aleme rezil ederim, diye tehdit edince, kadın planını ortaya koyar. Madem ki bana yaklaşmıyorsun, şu üç olaydan birisini yap ve çık git diyor; 1-Şu şarabı iç, 2-Veya zina yap, 3-Şu çocuğu öldür, deyince, alim bilgin Allah korkulu tuzağa düştüğünü görünce, eğer zinayı yaparsam büyük günah, sonunda ölüm var. Çocuğu öldürürsem katil olurum, en iyisi şarabı içersem tövbe ederim diye  düşünür ve şarabı içer ve felaketin içine düşer. Sarhoş olunca zinayı, sonra insan suretinden şeytanın isteklerini tek tek yerine getirir. En sonunda imanını alıyor. Eğer inkar etmezsen, imanını vermezsen seni aleme rezil ederim diyor. Nefsin ve şeytanın tuzağına düşüyor. Sonra bu işin nefsin ve şeytanın tuzağı olduğunu hayali bir olayla şeytanın ve nefsin zulmünü görmüş oluyor. Belki bu olay bir hayal mahsulü olabilir ama eski kitaplarda nefsin azgınlığını, şeytanın tuzakları belirtmesi bakımından son derece önemlidir. Başımıza gelen veya gelebilecek olayları buna göre değerlendirmeli ve nefis ve şeytanın şerrinden emin olmalıyız.

Aklı selim, insanı doğruya yönelten büyük bir mürşit, nefis ve şeytan ise alçaklık, edepsizlik, kötülüklerin anasıdır. Bu cümle çok manalı bir atasözüdür. İnsanlar bu güzel sözü uygulasalar kendisi, ailesi, toplum ve toplumlar huzur ve rahat edecektir. Dünyadaki kötülüklerin anası salim aklın devre dışı bırakılmasının sonucudur.

İnsanlar Allah’ın ihsan ve ikram ettiği en büyük nimet olan akıllarını kullansalar, nefis, şeytan ve şeytanlaşmış insanlar öktülük yapacak kimseyi bulamazlar ve işsiz kalırlardı. Demek ki, nefsin ve şeytanın kötü arzularının tahakkümünden kurtulmak için insan aklını bakışlarına hakim kılmak, yani aklını kullanmak, gözünü mahrem bırakılması yasak olan olaylardan uzak tutmak, insanı her hususta cezbedici, tahrik edici bakışlardan uzak tutmak en iyi akli tedbirdir. Mesela; göz şehvetin elçisi, şehvet ise kötü arzu ve isteklerin davetçisi, kalp ise hakkın elerisidir. Onun için “Cahit gözü ile alim kalbi ile bakar” demişlerdir. Nefis ve şeytan asla hak ve adaletten hoşlanmaz, nefret eder. Onların işi zulüm, günah ve haksızlıktır.

(SÜRECEK)