Arkadaş, tanımı yapılabilecek bir kelime değildir bana göre.
Size göre nedir, bilmem.

Geriye gittiğimizde, kelimenin çıkış şeklini ya da hikâyesini araştırdığımızda;
Biz Türkler, ilk dönemlerde bozkır hayatı yaşayan bir millet olarak ünlenmiş ve sonraları yerleşik yaşama geçmişizdir.

Bozkır hayatı, yaşam anlamıyla zor bir alandır ki çevre genelde taş ve kayalardan oluşmaktadır.
Bozkırın zor yaşamında insanların birbirine dost olması, tutkun olması, arkadaş olması, yardımlaşması vazgeçilmez ilkelerindendir.
Bozkır yaşamında ne isek, yerleşik yaşamda da aynıyız biz Türkler.
Arkadaşlarının da hatırını soran, bir dilim ekmeğini paylaşan, yardıma hazır olan, muhtacın yanında olan...
Gene biz Türkler.

Nasıl olursa olsun, kalbimizi, samimiyetimizi, yardım elimizi insanlara sunmamıza rağmen;
insanların bazılarından hüsrana uğradığımızda, sırtımızdan vurulduğumuzda, canımızı verecek kadar değer verdiğimiz insanlardan darbe aldığımızı da bilmekteyiz.

Yapacak bir şey yok.
Yola devam!

Pireye kızıp yorgan yakanlardan değiliz; kötülük gördük diye iyilikten vazgeçenlerden de değiliz yani.

Gelelim arkadaşlığa:
"Arkadaş" kelimesinin anlamı; yoldaş, dost, ayakdaş, arka vermek, arkalaş kılmak (yardım etmek) şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Tanımlamayı böylece yazdık ama içinde barındırdığı diğer özellikleri de sizlere bıraktık.

Hikâyesine ya da kelimenin oluşma şekline bakalım:
Atalarımız, bozkırda savaşırken arkalarından gelecek herhangi bir saldırıya karşı önlem almak için
bozkırda sırtlarını kayaya, taşa ya da ağaca yaslayarak ok atarlarmış.
Bozkırda ne bulabilirler ki zaten? İsmi bozkır...
Güvendiği kaya, taş, ağaç bir de...

Daha sonraları, bakmışlar ki bozkırda her zaman kaya, taş, ağaç bulmakta zorlanıyorlar...
Herkes birbirine, "Arkana taşı al," uyarısında bulunuyormuş.
Sonra da bu taşın adı, "Arka-Taş" olmuş.
Uyarma o uyarma...
Dönmüş zamanla bu cümle "Arkana taşı al"dan "Arka-Taş"a, buradan da "Arkadaş"a dönüşmüş.

Böylece hiç çekinmeden, tereddüt etmeden güvenebileceğin, sırtından vurmayacak, samimiyetine inandığın kişilere "Arkadaş" diye hitap edilmiştir.

"Arkadaşlarımızın hayatımızda olduğunu bilmek kadar büyük bir zenginliğimiz var," diye seviniyorum kendimce ve inşallah diyorum:
Bozkırda yetişen ve pişen biz Türkler, kim ne derse desin, yardım isteyene arkamızı dönmemişizdir.

Bakmayın Avrupa ne kadar da "barbar" diye söylese de...
Bizler (asıl barbar kendileri olduğunu da söylemeden geçemiyorum), bizim milletimiz kadar erdemlisini, yardımseverini, yufka yüreklisini de bulamaz.
Yeter ki birileri bir "İmdat!" desin; çıplak ayakla koşarız!

"Arkadaş" deyince günümüzde içi boşaltılmış bir kelime kaldı.
Faydan olduğu sürece karşı tarafın arkadaşısın, yoksa başka arkadaşlar arayışı başlar.
Öyle oldu ki arkadaşlık dakikalık, saatlik oldu.
Günlük sürene şaşırır olduk, hayret eder olduk.

Arkadaşlığın da hakkını vermemiz gerekir.
İnsanoğludur bu; yaşamda düşüp kalkan...
Önemli olan, düştüğünde de kalktığında da yanında birileri varsa, işte o bir gerçek arkadaştır.

Şunu da unutmamak gerek:
Seni bu hayatta itenle, el uzatanı çok iyi ayırt etmek gerek ki
elini uzatanlar, işte gerçek arkadaştır.

Arkadaşlık, insanları kan bağından öte can bağı ile bağlayan bir ilişkidir.
Kişi, kendi çıkarı kadar arkadaşının çıkarını, hatta bazen sadece arkadaşınınkini düşünmelidir.
Arkadaşlığın bir ömür boyu sürmesi şüphesizdir; istenilen budur.

Bozkırın evlatları olarak, taşıdığımız asil kanın gerektirdiğini yaptık, yapacağız.
Biz, bozkırdan fışkırmış Türk çocuklarıyız.
Toprağımız, bayrağımız, namusumuz için yaşayan bizler, "Arkadaş" kelimesini en iyi bilenlerdeniz.
Bu kana olan borcumuzu ödemeden de gitmeye niyetimiz yoktur.

Arkadaşları, sevdikleri için gerektiğinde hiç tereddüt etmeden uğurlarına canını vermeye hazır olan başka bir millet daha bulamazsınız.
Sırtını yaslayabileceğin, derdini anlatmadan bile anlayan bir arkadaşının olması ise bu dünyada pek çok şeye bedeldir.

"Çay koy, geliyorum," diyebileceğiniz ya da "Çayı koydum, bekliyorum," diyen arkadaşlarınız varsa hayatınızda...
Sizden iyisi yoktur bu dünyada.

Arkadaşlığın hakkını verenlere…
Selamlar olsun tüm arkadaşlara!