2000 yılında Amerikan Beyin Cerrahları Derneği (AANS) tarafından, “Yüzyılın Beyin Cerrahı” unvanı verilen Prof. Gazi Yaşargil 11 Haziran günü hayatını kaybetmiştir. “Türk tıbbının ve dünya nöroşirürjisinin gururu” olarak bilinir.

Ve Yeditepe Üniversitesi tarafından “Yüzyılın Beyin Cerrahı Unvanıyla Onurlandırılmış, Modern Beyin Cerrahisinin Babası, Mikronöroşirürjinin Kurucusu, Nöroşirürji Alanında Çığır Açan Çalışmalarıyla Tıp Tarihine Adını Altın Harflerle Yazdıran; 20. Yüzyılın En Önemli Beyin Cerrahlarından Biri” olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle 30 Aralık 2013 günlü “Bakanlar ve Oğullar” başlıklı yazımdan bir bölümü aşağıya almak istedim.

***

Yıl 1943… Ankara Atatürk Lisesi'nden çok yakın iki arkadaş… İkisi de liseyi bitirir. İkisi de çok zeki ve çok başarılı öğrencidir. İkisi de yurt dışında eğitimine devam etmek isterler. Bunun için harçlıklarından birikim bile yapmışlardır. Birlikte Milli Eğitim Bakanını ziyaret ederler. Yurt dışında okumaya gönderilmelerini talep ederler.

Bakan ikisini de dinler ve birini dışarı çıkarır. İçeride kalana “Seni gönderebilirim ama arkadaşını gönderemem” der. İşte o Bakan, “Köy Enstitüleri”nin de kurucusu olan Hasan Ali Yücel'dir. Yurt dışına gönderdiği öğrenci ise dünyaca ünlü beyin cerrahı Profesör Gazi Yaşargil'dir. Gazi Yaşargil 1943 yılında Almanya'ya gider. Almanya'da ve İsviçre'de tıp okur. Ünlü bir cerrah olur. Profesör olur. Ordinaryüs Profesör olur. Gazi Yaşargil, 1960'da “Bakanlar Kurulu Kararı” ile vatandaşlıktan çıkarılmıştır, ama 28 yıl sonra Turgut Özal döneminde yeniden vatandaşlığa alınır.

Ve de çok ayıda ödülü olan Gazi Yaşargil’e, TBMM tarafından “Onur Madalyası” verilir ve Profesörlerin Profesörü denilir.

****

Gelelim Bakanın dışarı çıkardığı öğrenciye…

İşte o öğrenci, Bakanın kendi oğludur. Yani Can Yücel'dir. Ve o gün Can Yücel, biriktirdiği tüm parasını çok sevdiği arkadaşı Gazi Yaşargil'e verir. Can Yücel, Ankara Üniversitesinde okur. Aile olanaklarıyla Campridge Üniversitesinde Latince ve Yunanca okur. BBC'de spikerlik, Kore'de askerlik, Bodrum ve Marmaris'te turist rehberliği yapar. Ve o şairdir.

Zamanın dergilerinden “Yenilikler, Beraber, Seçilmiş Hikâyeler, Dost, Sosyal Adalet, Şiir Sanatı, Dönem, Ant, İmece, Papirüs” gibi dergilerde yazar.

Daha sonraları “Yeni Dergi, Birikim, Sanat Emeği, Yazko Edebiyat, Yeni Düşün” gibi dergilerde şiirleri, yazı ve çeviri şiirleri yer alır.

Son yıllarında ise “Leman” ve “Öküz” dergilerinde yazıları ve şiirleri yayınlanır. Siyasal konularda da çeviri yapar. 12 Mart 1971 döneminde, Che Guevara ve Mao'dan yaptığı çevirilerden 15 yıl hapse mahkûm olur. 1974 affıyla çıkar.

Biraz deli-doludur. Dik kafalı bir şairdir. Sorarlar bir gün: “Türkiye'de kuvvetler ayrılığı var mı?” diye. “Elbette var” der: “Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri”...

İşte o günün Milli Eğitim Bakam Hasan Ali Yücel... İşte oğlu Can Yücel... Bu gün ikisi de hayatta değildir.

Babası “Köy Enstitüleri”nin mimarı olan bir Bakandır. Oğlu, yazdıklarına bedel ödeyen, şair, yazar, deli-dolu bir sosyalisttir.

***

Hiç kopmaz bu iki arkadaş…

Yıllar sonra Turgut Özal'ın girişimiyle yemden vatandaşlığa alınan, ama Türkiye'ye gelmekten hâlâ çekinen Yaşargil'e, pasaportunu dönemin Sanayi Bakanı Şükrü Yürür götürür. Ve 1988 yılında Şükrü Yürür'le birlikte Türkiye'ye gelir. İstanbul'da can arkadaşı Can Yücel'le buluşur.

Yaşargil, 40 yıldır göremediği Can Yücel'e, “Seninkiler gibi bir şiir yazsam, başka bir şey istemem” der. Can Yücel ise “Ben de senin gibi bir operasyon yapsam başka bir şey istemem hayattan!” der.

Evet, bu iki arkadaştan biri olan ve “Yüzyılın En İyi Beyin Cerrahı” seçilen, Türk tıbbının gururu ve 11 Haziran’da hayatını kaybeden Gazi Yaşargil’i, diğeri Türk şiirinin deli-dolu şairi Can Yücel’i saygı ile anmak ve de bir hatırlatmak istedim.