Atatürk, bir kent ziyaretindedir.

Kentin ileri gelenleri, en güzel, en temiz giysileriyle, bando eşliğinde karşılarlar Atatürk’ü.

Ancak kentin çeşitli yerlerini dolaşan Atatürk, gördüklerinden hoşnut kalmaz.

Gelişmeler istediği gibi değildir.

Kentin üst düzey yöneticilerine buna ilişkin bazı sorular sorar.

Aldığı yanıtlar; “Zaman yoktu, para yoktu, izin vermediler, şöyle sorun çıktı, böyle oldu, devlet destek vermedi, olanak bulamadık … vs. vs.” şeklindedir.

Atatürk öfkeli ve sert bir ses tonuyla; “Şeyh olanak buluyor da siz niye bulamıyorsunuz?!” der ve odasına çekilir.

Atatürk’ün canı çok sıkkındır.

Kimse Atatürk’ün “Şeyh olanak buluyor da siz niye bulamıyorsunuz” sözlerine bir anlam veremez.

Oysa karşılama heyeti Ulu Önder’i çağdaş giysilerle, çağdaşça karşılamış, kendilerine göre en iyi şekilde ağırlamıştır. Bu tavırları nedeniyle Ulu Önder’den memnuniyet dolu sözler beklemektedirler.

Ama olmamıştır.

Ulu Önder’i memnun edemedikleri gibi beklemedikleri bir tepkiyle karşılaşmışlardır.

*    *    *

Şeyh işinin aslı da şudur:

Adamın biri cebinde tek bir kuruş olmadan, bir eşek ile Elazığ’dan Ankara’ya doğru yola çıkmıştır.

Geçtiği yerlerde kendini “Ben dervişim” diye tanıtmakta; “Tekke kurup, tekke açacağını, ilim irfan öğreteceğini, İslam Dinini yayacağını, …” söyleyerek halktan para, buğday, yumurta vs. ne bulursa toplayarak, yiyip içerek, yatıp kalkarak Ankara’ya ulaşmıştır.

Bu yolla hatırı sayılır bir birikim yapan bu dolandırıcının yaptıkları Atatürk’e dek ulaşmıştır.

Ve Atatürk, “Dervişim” diyen adam kadar olamayan “Tembel Cumhuriyet Gençliğine” kızmıştır!

*    *    *

Buradan günümüze gelirsek...

Günümüzde durum çok mu farklı?

Nasıl geldik bu duruma?

Dağ taş bu asalaklarla kaynıyor.

Örneğin, FETÖ’cüler…

Sadece FETÖ’cüler mi?

Tüm tarikatçılar, tüm cemaatçiler…

Yaptıkları aynı şey değil mi?

Nedir bunların niyetleri?

Onlar da fırsatını bulsa FETÖ’nün cesaret edip, yaptığını ya da yaptıklarını yapmazlar mı?

Elbette yaparlar

Zamanını, zeminini bekliyorlar.

Ya şimdi?

Şimdi ne yapıyorlar?

Dershaneler, okullar açıp; ev ev, köy köy gezerek Anadolu’nun zeki çocukları belirleyip devşiriyorlar.

Onlar bu işleri yaparken Atatürkçü geçinenler ne yapıyor?

İzliyor…

Boş gözlerle bakıyorlar.

Buna karşın insan yine de sormadan yapamıyor.

Tarikatlar yoksul çocukları bedava yurtlarda yatırıp, bedava okullarda okutup devşirirken Atatürkçü geçinen sizler ne yapıyorsunuz?

FETÖ’cüler gazeteler basıp, televizyon yayınları yapıp, milletin beynini yıkarken Atatürkçü geçinen sizler ne yapıyorsunuz?

Tarikat ve cemaatlerin onca televizyonu, gazeteleri, basın yayın organları var.

Siz Atatürkçülerin neyi, nesi var?

Sıfır sıfır elde sıfır…

Bu kadar ekmeğe bu kadar köfte.

Bir sor, bin ah işit.

“Paramız yok, bize engel oluyorlar, bize destek olunmuyor…”

Bal yapmayan arı gibi vır vır da vır vır…

Sorsan çok çok kitap okuyorlar, çağdaşlar, aydınlar, çağdaş Türkiye’yi ve Cumhuriyet’i destekliyorlar vs. vs.

Peki Cumhuriyet için ne yaptın ya da ne yapıyorsunuz?

Hiç!

??!!...

“Kitap okudum, kitap okuyoruz!”

Aman da aman; ne çok iş yapıyorsunuz aman…

… …

Hiç, bir araya gelip, “…Bir okul kuralım, köylere gidip zeki ama yoksul çocukları bulup okutalım, eğitelim Cumhuriyet’e kazandıralım” dediniz mi?

Hayır!

Siz gölgede kahvenizi yudumlayıp kitabınızı okurken tarikatlar, o çocukları Cumhuriyet’ten çaldı, çalmaya devam ediyor.

Hiç, dış destekti, emperyalizmdi, siyonizmdi demeyin.

Bu ülke bizim.

Atatürk bu Cumhuriyet’i, tarikatlara değil bize emanet etti.

Elin gâvuru...bilmem kimi gelip de senin ülkende yobazları, gericileri, hainleri destekleyip, okul ve televizyon açtırırken siz ne yaptınız, ne yapıyorsunuz?

Bu ülkenin sahibi sen değil miydin?

Niye engel olmadın?

Niye engel olmuyorsun?

Niye daha iyisini sen yapmadın / yapmıyorsun?

??!...

Geç bunları, geç!

Yaptığın savunmaya kendin inanıyor musun?

Anti emperyalistim diyor; Marlboro ya da Parliament Sigarası içiyorsun.

Atatürk bugün çıkıp gelse ve şu manzaraya baksa, ne yapardı acaba?

Sorsa “Neden, niye böyle oldunuz?” diye, ne yanıt veririz?

Doğrusu kendi adıma makul hiçbir mazeret bulamıyorum.

Ne ceza verirdi Atatürk bize acaba?

Her cezayı hak ediyoruz ama Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü hak etmiyoruz!

Söyleyecek daha o kadar çok şeyim var ama susuyorum.

Çaresizlikten susuyorum.

Ama şunu bilin; siz gölgede oturup, kahvenizi yudumlayıp, bir taraftan kitap okurken onlar gece gündüz harıl harıl çalışıyor.

Şeriat için çalışıyorlar.

Kendilerini Arap sanıyor, Arapçılık için çalışıyorlar.

Siz onlardan daha çok çalışmadan, asla başaramayacaksınız!

Sakın bana kırılmayın gerçekler acıdır!