Para politikalarının mucidi ünlü ekonomist Milton Friedman (1912-2006), adeta bizim kıdemli ve vazgeçilmez siyasetçimiz ve de ekonomistimiz Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan için sarf etmiş şu cümleyi:
“Bir hükümet, bazen bir sorunu çözmeye kalkınca, o sorun daha da büyük bir sorun haline gelir!”
Konu ne gözlerinin ışıltısı ile ekonomiyi yönetmeye kalkışan saftirik bakanın “döviz garantili mevduat” safsatası, ne de “iyi hükümet etmek” tanımını ele almak.
Konumuz, emeklilerin içler acısı durumuna beş dakikada teşhis koymak…
Aslında sayın Erdoğan’ın anlamadığı ve anlayamayıp idare dahi edemeyeceği kendi aile bütçesi yönetiminden 85 milyonluk ülkenin ekonomisini nasıl “dibe vurdurduğu” halini anlatmak ve anlamak.
Anlamıyoruz ama anlatmak o kadar da zor değil.
Hele bu ekonomiyi “Sözde demokrasi ile yönetilen bir ülke için” hiç de zor değil.
Tek adamsınız…
Maç başlamak üzere…
Stadyum ağzına kadar dolu…
Sahada 11 oyuncu.
Tek hakem…
Rakip kalede kaleci dahi yok.
Kasımpaşa takımında oynadığı söylenen sayın Erdoğan’ın emekli maaşını “takdir” ve “lütuf” etmesi de, “tek kale” maçı gibi…
Önce, her ay enflasyon oranını açıklayan TUİK rakamlarına “mecburen” evet dedi:
Yüzde Otuz beş elli yedi.
Sonra arttırdı, 5 puan daha kafadan lütfetti..
Ettti mi, yüzde kırk iki elli yedi..
Kıyamadı, üçüncü kez zam yaptı, memurlarınkine denkledi:
Yüzde kırk dokuz yirmi beş.
Yani üç seferde gariban emeklimin maaş oranı tespit edildi.
Tek kale maçta, sayın Erdoğan kendisini, yani takımını (üç sıfır) galip sayması gibi…
Şimdi gelin de: “Bir hükümet, bazen bir sorunu çözmeye kalkınca, o sorun daha da büyük bir sorun haline gelir!” diyen ünlü ekonomist Friedman’a hak vermeyin…