İnsanoğlunun “merak” duygusu her halde bu yıl ortaya çıkmadı.

İnsanlık tarihine çok fazla bakıp, buralardan örnekler çıkarmaya da gerek yok.

Misal:

Gelecek ayın enflasyon oranını merak etmek garip değil.

Üstelik vergi veren herkesin bunu bilmesi son derece doğal hakkı…

Merak etme hakkı” ülke vatandaşlarının hakkı olduğuna göre, mesela Savunma Sanayimizin F-16 savaş uçakları için Türkiye’nin yaptığı ödemelere karşın, uçaklar ABD’den neden gelmedi?

Mesela üstün vasıflı savaş uçakları F-35’in durumu nedir?

“Meşhur Halk Bankası olayı” konusunda son durumu bilmek istemez misiniz?

Vatandaşın, kendisinden alınan vergilerle yönetilen bir ülkede, iktidar erkinin harcamalarını bilme hakkı vardır.

Böyle durumlarda halkın merak ettiği konuları öğrenebilmesi, yani merak ettiklerini sorup-soruşturmaya hakkı vardır.

Sonuçta vatandaş, vergisini öderken sesini duyan olmasa da, bu vergilerin nerelerde kullanıldığını bilmek ister.

Eğer yeterli açıklamalar yapılmamışsa, halkın yani vatandaşın iktidarın karşısına dikilip “Bizim vergileri nerelerde-nasıl kullandınız, yerinde mi harcadınız?” sorusunu yöneltmesi son derece doğaldır.

Yani halk, gerekli açıklamalar yapılmazsa merak eder?

Bunun yanıtnı veya yanıtlarını da ancak kitle haberleşme araçları ile öğrenir.

Yani iş, gazeteci-radyocu ve televizyonculara düşer.

Gazeteci de halkın merak ettiği her şeyi, yöneticilerden, iktidarlardan öğrenmek için aracılık yapar.

ABD temasları sonucu Türkiye’ye dönen sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a haklı olarak gazeteciler sorular yönettiler.

Özellikle de F-16 üzerinde yoğunlaştı sorular.

Erdoğan “Ne de çok merak ediyorsunuz..” diyerek soruya yanıt vermekten kaçındı…

Gazeteciler de çok meraklı” mealinde sözlerine eklemeler yaptı.

Soruyu soran gazeteci ısrar etmedi ve sorunun yanıtı arada kaynadı gitti.

Sayın Erdoğan’ın “Ben ekonomistim” şeklinde kendi alanına atıfta bulunduğunu hatırlamayan yoktur.

Gazeteci de, mesleği gereği sorularını sorar.

Bu soru sorma görevi, kendi merakından çok halkın merak ettiklerine yanıt bulmak amacıyladır.

Yani, devleti idare edenler madem ki halkın vergileri ile bu işi yönetiyorlar, o halde harcadıkları paraların amaca uygun olup olmadığını da vatandaşın bilme-öğrenme hakkı vardır.

Gazeteci işte tam bu noktada devreye girer ve halk adına soru sorar.

“5 N 1 K” gazetecilik kuralı tam da bunun için vardır.

Kısada “Ne, Nerede, Ne zaman, Neden, Nasıl ve Kim?”sorularını açığa çıkarmak ve bunların yanıtlarını halka duyurmaktır.

Gazeteciliğin değişmez kuralı…

Yoksa kendi merakından değil…

Gazeteci sormazsa görevini yapmamış olur…

Sayın Erdoğan sorulan soruya yanıt vermediği için gazeteci işinden olmaz.

O görevini yapmıştır.

Hatta ısrar edip aynı soruyu bir daha sorması dahi garipsenemez.

Sayın Erdoğan, son 24 yıldır Saray’ın içindeki yandaş gazetecilere hakim olduğu ve onlardan ters sorular almadığı için gazeteciliğin kurallarını bilecek değil ya.

Ne diyorsa yazılıyor.

Ne işlerine geliyorsa, o bilgiler halka arz ediliyor.

Saray için dünya pembe.

Hatta pespembe.

Yandaş gazeteler-radyolar-televizyonlar sıra sıra…

Tek ses, tek nefes” yani…

“Yeme de yanında yat “misali…

Sizleri 60 yıl öncesine götürmek en iyisi…

Yani rahmetli Demirel’li yılların başına…

(devam edecek)