Neler oldu, neler…
Tüm ülke tek adam yönetiminin esiri oldu.
Tüm bağımsız kurumlarımız bağımsızlığını yitirdi.
Ülkenin fabrika ayarları bozuldu, her şey altüst edildi.
Yarı üretim toplumuyduk.
Tümden “tüketim toplumu” olduk.
Tüm üretim kaynaklarımız ya durduruldu ya satıldı.
Aranan her şey “yok”; satın alınacak her şey “ateş pahası” oldu.
AKP 'nin iktidara geldiği 2002 yılında, 1,64 TL olan benzinin litre fiyatı, günümüzde 20,19 TL; mazotun litre fiyatı 20,59 TL oldu.
Ya artış oranı?
??!!...
O artış da %1255 oldu…
Evet, yirmi yıl içinde yüzde “bin iki yüz elli beş” arttı benzin ve de mazot.
… …
Ya ekmek?
Ekmeğin fiyatı neydi?
15 Kuruştu ekmek, ONBEŞ KURUŞ…
Ya şimdi, şimdi ne oldu?
Hem gramajı düşürüldü hem de fiyatı 5.-TL oldu. BEŞ TÜRK LİRASI…
15 Kuruştan, BEŞ TÜRK LİRASINA yükseltildi yoksulun tek temel yiyeceği…
Ya simit?
Simitin fiyatı neydi?
O da 5 Kuruştu 20 yıl önce; BEŞ KURUŞ…
Ya şimdi?
Onun da gramajı düştü / düşürüldü. Fiyatı 5.-TL olarak belirlendi. Beş Türk Lirası…
Yani?
Yani fiyatı yüzde 1.000 oranında arttı / artırıldı
… …
12,5 TL idi büyük mutfak tüpü.
Ya şimdi?
Şimdi 350.-TL
12,5 TL nerde, 350.-TL nerde?
Artış oranı yüzde 2.800.
Daha ne yazayım bilmiyorum ki, hangi örneği vereyim?
??!!...
2002 yılında 300.000 yeşil kartlı varken, bugün tam 9.555.000 yeşil kartlı var.
Artış oranı yüzde 3.185.
Nedir bu oran, nedir, neyi gösterir?
Bu oran, bu ulusun yoksullaşma oranıdır.
2002 yılında tüm hastaneler ücretsizdi.
Ya şimdi?
Bugün hastaneler devlet için gelir kapısına dönüştürülmüş durumda.
* * *
‘Ben bunlara değil, altın fiyatlarına bakarım’ mı diyorsun?
Onu da dillendirelim.
2002 yılında, en düşük memur maaşı ile 30 çeyrek altın alınıyordu.
Ya şimdi?
Çeyrek altın 1.820.-TL, Cumhuriyet altını da 7.360.-TL’ndan satılıyor.
Yani?
Yani Şubat 2023 itibariyle; yüzde 30'luk zam oranının ardından aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 11 bin 837.- TL; en düşük memur emekli aylığı da 7 bin 901.- TL olduğuna göre; en düşük memur aylığıyla alınabilecek çeyrek altın sayısı 6,5 çeyrek altın oluyor.
Ne demek bu?
Tam 23,5 çeyrek altın tutarında yoksullaştın demek.
Yani?
Yani yoksullaşma oranı da % 278 oluyor demek.
… …
2002 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dönem sonu ekstre borcu (iç dış toplam borç) 207 milyar dolarken, bugün 700 milyar dolara dayandı.
Önümüzdeki 40 yıl hiç yemeden içmeden çalışsak bu borcu ödeyemeyiz.
Sevr'in baş aktörleri sana yıllarca "borcun var dediklerimizi yap" diyecek ve sömürüleceksin.
Bu arada satılan, satılana…
Ne kaldı elimizde?
Köprüler, otoyollar, dereler, ırmaklar, ormanlar… Sıra onlara geldi. Bu arada satışa hazır olanlar var.
Onlar neler?
Hidroelektrik, doğalgaz ve termik santrallerimiz…
Bunları akar sularımız izleyecek.
* * *
İktidar ve iktidarın direktifleri doğrultusunda çalışan ve konuşan kurumlar enflasyonun tek rakamlarda olduğunu söylüyor.
Güler misin, ağlar mısın?
Ecevit en azından dürüsttü ve "durum berbat" diyordu. Ve kamu mallarının hepsi kamunundu.
Ya şimdi?
TÜİK denen kurum; rakamlarla istediği gibi oynuyor.
Dinamiti, inşaat demirini, barutu, beyaz eşyayı baz alarak enflasyon hesabı yapıyor.
Yersen!
Adamlar, rakamlarla istedikleri gibi oynuyor.
Kamuya ait ne varsa satıyor; sürekli beni / seni / onu / bunu / bizi borçlandırıyor.
Ya, oylarıyla seçimin kaderini etkileyecek çoğunluktaki malum zihniyetteki seçmen(!); o ne yapıyor, o ne diyor?
O da “Enflasyon tek haneliymiş… Oyum, AKP’ye…” diyor.
Bu durumda seçim olsa, bu seçmen yapısıyla ne değişir ki!...