Son 20 yıllık AKP iktidarı yönetiminde, aleni torpil- kayırmacılık- yandaşlık- akrabalık-dindaşlık ilişkileri nedense hep öne çıktı.

Göreve getirilme veya atamalarda “liyakat” kriteri adeta sıfırlandı.

AKP kartviziti” tek geçerli kriter haline getirildi.

Kamu veya özel sektör şirketlerindeki atamalarda liyakata dayanmayan, akraba-eş-dost tercihleri (nepotizm) baş tacı edildi.

Böylesine savruk, böylesine başıboş, böylesine ilkesiz atama ve yönetimlerde bir de “savurganlık” hastalığı yaygın hale getirilmişse…

Anayasal kurumlar tarafından resmi denetimi gerektiği gibi yapılmıyorsa, TBMM komisyonları demokratik usullerle çalışmıyor veya çalıştırılmıyorsa “savurganlık” doğal olarak arşa çıkar.

Emrinize sunulmuş 13 uçağı misal gösterip:

“İtibardan tasarruf edilmez” diyorsunuz…

Bir noktada kabul…

Ya diğer savurganlıklara ne demeli?

Tarım ve Orman Bakanlığının yangınlarda kullanılan uçaklarının pilot kabinine kuşlar yuva yapmış ve uçamaz hale getirilmişse…

Olsun…

“Yananlar yandı, yanmayan ormanlar, bizimdir (!)” der işin içinden sıyrılmaya çalışırız nasılsa…

Yerel yönetimlerde bırakın savurganlığı…

Bırakın yandaşlığı…

Bir kenara koyun önceden “tiyo”su verilmiş ihaleleri…

Bunun sonucu doğaldır ki, savurganlık olur…

Yolsuzluk ortaya çıkar…

Bu denetimsizlik ve vurdumduymazlık sonucudur ki, “Beşli Çete” protokolde (!) yerini koruyor hala…

Savurganlıktan bir başka evreye geçilir böyle başıboş dönemlerde…

Turizm acentesi sahibini, Turizm Bakanı, hastanesi olanı Sağlık Bakanı, Trikotaj ve giyim fabrikası sahibini Hazine ve Maliye Bakanı yaparsanız…

Tabii ki, “gözler ışıl ışıl “ hale gelir…

Bakanın biri TV ekranlarında “işler tıkırında”, diğeri “aç ve açıkta kimse yok” diyorsa bu ülke “mamur ve müreffeh” mi demektir?

O zaman çok “şapkalı” tam “yetkili” sayın Cumhurbaşkanımız neden ve mealen “ İçinde bulunduğumuz durumun üstesinden geliriz, biraz sabredin” diyor ki…

Pahalılık yok.

Enflasyon dipte.

Yolsuzluk mu, hak getire?…

Peki, olması gereken milyar dolarlar, neden merkez bankasının kasasında yok?

Neden kasadan fare tıkırtıları geliyor?

Niçin halk eve ekmek götürememe derdinde?

Geçmişte de çok kötü günlerimiz oldu.

Ekonomik krizlerle karşı karşıya kaldık.

Yeri geldi yağ ve benzin kuyruklarında ömür tükettik.

Yolsuzluklar da yaşadık, savurganlık da…

Ancak…

Aramızdan ayrılan rahmetli Demirel, Özal, Ecevit, Erbakan, Mesut Yılmaz gibi siyasi parti liderlerinden hiç birinin altında devlete ait tek bir uçak yoktu…

Alamazlar mıydı?

Bal gibi alırlardı ama kimi tarifeli uçağı, kimi partisinin özel seçim otobüsünü, kimi de kiralık minibüsü tercih etti…

Gelecek kuşaklar Türkiye’nin siyasi tarihini yazarken, veya yazılanları okurken “Erdoğan’dan başka hiçbir siyasi parti liderinin devlete ait özel uçağı yoktu. Erdoğan, bu uçakları AKP’nin seçim gezilerinde de kullandı” diye yazarlarsa…

“Ne yazarlarsa yazsınlar, ben her zaman doğru olanı yaptım, doğru yaptığım için yine iktidara talibim” diyebilir misiniz sayın Erdoğan.?

Unutmayınız ki, halkın gücü ve ağırlığı günü gelince iktidarların terazisini bozar…

(Son)