Evet.. Samimi değiliz...

Ben, sen, o, biz... hepimiz...

Siyasetçimiz, bürokratımız, askerimiz, sivilimiz, esnafımız, tüccarımız, dincimiz, dinsizimiz, milliyetçimiz, milliyetsizimiz... hepimiz... hepimiz iki yüzlüyüz...

Hepimiz, hepimizin samimi olmadığını biliyoruz ama bilmezden gelmek daha çok işimize geliyor.

Kısa ve uzun erimli çıkarlarımız, onu gerektiriyor çünkü...

Vıcık vıcık, iğrenç bir toplum olduk.

Herkes, herkesi idare ediyor... Biz siyasetçileri, siyasetçiler herkesi; askerler sivilleri, siviller herkesi; arlılar arsızları, arsızlar herkesi...

Günümüzde buna, “geçim sanatı” deniyor...

“İdare ediver işte...” sanatı...

Ya da “Yüzüne gül, arkasından gereğini yap” sanatı...

Ya da “Pat diye değil, alıştıra alıştıra...” sanatı...

Ya da “tamamını birden değil, azar azar...” sanatı...

Günümüzde bunu en iyi siyasetçileri yapıyor. Bir de dinciler ve bölücüler...

Alıştıra alıştıra yapıyorlar her şeyi... Çaktırmadan! Sindire sindire, azar azar, biraz biraz....

Bir bağırtı, çağırtı geldiği zaman anında geri çekiliyorlar; “Yanlış anladınız bizi” diyorlar; “biz onu demek, onu yapmak istemedik...”

* * *

Ne diyorlardı Kürtçüler?

“Biz kendi aramızda, ana dilimizle konuşalım, bu yeter bize...”

Şimdi ne diyorlar?

“Ana dilde eğitim de isteriz!...”

Başka?

“Özerklik isteriz!...”

Başka?

“ Öz savunma hakkı isteriz!...”

!!??...

Devam edin, “Başka’lara”; bu işin sonu, “bağımsızlığa kadar” gidecektir...

Neden?

Çünkü samimi değiller, çünkü ikiyüzlüler...

* * *

Ne diyordu dinciler ya da cemaatçiler?

“Efendim, biz dinimizi, doya doya yaşayamıyoruz... Bırakın cemaatleşelim...”

Bırakıldı... Şimdi herkes dilediği gibi cemaatleşiyor.

Yetiniliyor mu?

Yetinilmiyor...

Niye?

Doyumda sınır yok çünkü.

Şimdi de diyorlar ki,”Cemaat(ler)imizin güçlü olması için (ki bunun doğru açılımı, ‘tüm ülkeyi esir almak için’ dir.) başta askeriye, kolluk güçleri ve adliye olmak üzere, devletin tüm kademelerine sızmamıza göz yumulsun...”

Nitekim de göz yumuluyor...

Devletin, tüm kurumlarını teker teker, parsel parsel ele geçiriyorlar...

Devam edin bu adamların isteklerini karşılamaya; bu işin sonu, “şeriatlaşmaya” kadar gidecektir.

Neden?

Çünkü samimi değiller; çünkü ikiyüzlüler...

* * *

Ne diyordu; ülkenin tüm dengelerini altüst eden “muhteşem(!) on sekiz yıl” iktidarı?

“Biz herkesin yaşam hakkına saygılıyız, siz de bizim gibi muhafazakârların haklarına saygılı olun...”

Tamam olalım, ne istiyorsunuz?

Türbanlı kızlarımız, üniversitelerde okusun...

Tamam okusun? (Nitekim bu konuda, ülke genelinde mutabakat sağlandı, eğitimde türbanlı – türbansız ayrımı kalktı.)

Bitti mi talep?

İlköğretim çağında okuyan kızlarımız da türbanlı olsun.

Başka?

Türban, meclise de girsin; öğretmenlerimiz, savcılarımız, yargıçlarımız, polislerimiz, doktorlarımız, hastabakıcılarımız ve de tüm resmi daire personeli de türbanlı olsun.

Başka?

İçki tüketim alanını daraltalım.

Başka?

Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar, biraz daha daraltalım...

Başka?

Tümden yasaklayalım, kimse aksırıp, tıksırmasın.

Başka?

TV dizilerinden rahatsız oluyoruz, bu diziler için de son söz Cumhurbaşkanımızın olsun...

Başka?

Bu heykel ve suret işlerini de konuşmanın zamanı geldi artık, şunları da bir konuşalım hele....

.......

Devam edin, “başka’lara”; bu işin sonu, “şeriat düzeni isterük”e kadar gidecektir. (Nitekim de gidiyor da...)

Neden?

Çünkü samimi değiller; çünkü ikiyüzlü ve sinsiler...

* * *

Sonuç?

Samimi değiliz, ikiyüzlüyüz...

Art niyetli ve sinsiyiz...

Sinsi….

Amaç başka çünkü, niyet başka…