Ne salgınmış be kardeşim.
Bu can, bu bedende neler gördü, neler yaşadı ama böylesini ne gördü ne yaşadı.
Tümden ruh hastası olduk.
İnsanlık, nasıl, ne zaman kurtulacak bu illetten, bilinmiyor.
İşte bu bilinmezlik, çıldırtıyor insanları.
Tam bitti, bitiyor derken; türevleri çıkıyor lanet salgının
Yazımın başlığı “Salgının Salgıladıkları” ama “Salgının Zırvalattıkları” daha doğru bir başlık olacaktı galiba.
* * *
Ara sıra takıldığım bir mekân var.
Birkaç gün önce yine takıldım o mekâna; yeni yeni insanlar, yeni yeni yüzler gördüm.
Lebalep doluydu o gün mekan.
Gençler ağırlıklı gibiydi salon…
Neşe ve kahkaha hâkimdi masalara
Tek bir masa boştu, o masa da gençlerin oturduğu iki masanın ortasındaki masaydı. Mecburen o masaya oturmak durumunda kaldım.
Hem önümdeki, hem arkadaki masalardaki gençler; bir söyleyip, bin gülüyorlardı.
Ancak itiraf etmeliyim ki; dillendirdikleri konulara ve şakalarına bakılırsa, tamamına yakını, orantısız zekâya sahipti.
Gençlerden biri; “…Fıkra gibi ülkeyiz. Bizim köyde, köylülerimizden biri; testim pozitif çıktı diye tüm köyle; sarılıp, kucaklaşıp, helalleşmiş. Şimdi bütün köy karantinaya alınmış.” dedi.
Bastılar kahkahayı…
Diğer bir genç; “… 2022'ye girdik; biz onu değil, o bizi kutlasın, siz 2021'den nasıl çıktınız diye.” dedi.
Sonra tek tek arkadaşlarını süzüp; “size bir soru” dedi. Masaya beklenmeyen bir sessizlik hakim oldu.
Ayağa kalktı delikanlı.
Tüm masaları yarı dolaşıp, uzaktan uzağa tek tek süzdü.
Sonra da; “Ürdün'de adamın biri aracının içinde koronadan öldüğü için aracı ile birlikte defnedilmiş…” dedi ve ekledi; “işte soru…”
“Sizce, arabasıyla gömülen Ürdünlü, tarihte nasıl anılır?
Masalardan masalara, birbirinden ilginç yanıtlar uçuşmaya başladı.
Soru sahibi, her gelen yanıta gülerek “cık” deyip; “bilemediniz…” diyordu.
Doğru yanıtı kendi açıkladı.
“Arabasıyla birlikte gömülen Ürdünlü; malını öbür tarafa götüren ilk insan olarak anılacak…” dedi.
Kimi güldü, kimi savunmaya geçti.
… …
Bir başka genç annesiyle aralarında geçen diyalogu anlattı. (Eğer doğruysa tabii…)
“Anneme, ‘virüs var, biraz alışveriş yapalım’ diyorum; ‘o da, dur bakalım, belki ölürüz, masraf yapmayalım’ diyor.”
Bu espriye bir tek ben güldüm ve hedef oldum.
Diğer masadakiler, bana bakıp, benim attığım kahkahaya güldüler.
Beni tanıdıklarını söyleyen bir ikisi, beni masalarına davet etti..
Onlara, “ Az önce 65 yaş üzerinin dışarı çıkmasına, izin verilmemeli diyordunuz. Yetmişi devirdim ben…” dedim.
Kimi başını yere eğdi, kimi güldü.
Sonra yine kendi dünyalarına dalıp, yine kendilerine özgü esprilere kaptırdılar kendilerini…
… …
Ne salgınmış be kardeşim.
Kimilerini hasta ediyor, kimilerinin çenelerine vuruyor.
Ne zaman kurtulacağız bu illetten?