Geldik zurnanın “zırt” dediği noktaya…
Genel seçim startı verildi,
Soru “Reis, nasıl Saray’dan taşınır, külliye dışına nasıl çıkarılır?”
Bu sorunun yanıtı yüzde 50 +1’den geçiyor.
Millet İttifakı şu anda bu orana ulaşamıyor.
Anahtar HDP’nin elinde.
Peki ne yapılacak?
El mahkum, HDP’nin kapısı çalınacak.
Peki de, Millet İttifakı’nın ikinci büyük partisi lideri Meral Akşener ne diyor?
“Masaya asla oturamaz, ittifak olarak görüşülemez. Hiçbir konuda pazarlık yapılamaz”
Özetle kapı kapalı.
HDP yöneticileri diyor ki:
“Hiçbir talebimiz yok. Sizler gibi bizim de tek hedefimiz var. Ucube sistemi birlikte nasıl deviririz? Gelin birlikte hareket etmek için plan yapalım.”
HDP, demokrasiye ulaşmak için, ittifak partisine el uzatıyor.
HDP, bu ülkede yaşayan Kürt halkının temsilcisi-legal bir parti..
Aldığı oy, Milli İttifak Partilerinden CHP hariç, hepsinden fazla.
Gelelim son noktaya:
Demokratik yönetim biçimini kabul etmiş, insan haklarını rehber edinmiş, kadın haklarını özümsemiş, özetle batılı demokratik normları içine sindirmiş herkes ayrımcılığa karşı çıkar mı?
Çıkar.
Kürtler bu ülkenin vatandaşları ise herkes gibi birlikte yaşamayı hedeflemişlerse, herkes gibi doğuştan var olan haklarını savunuyorlarsa, neden aynı masaya oturamıyorlar?
Demokrat olan, kafasında demokrasiye bir santim yer ayırmış olan her kimse, masada yer açar…
Demokrasiyi içine sindirmiş Batılı kafa, eğer Saray Rejiminden kurtulmak istiyorsa, demokratik kurallar-usuller çerçevesinde tartışmaya açık olur. Görüşmeyi medeni bir davranış sayar.
Adam “Koltuk peşinde değiliz” diyor.
Cumhuriyet dönemi boyunca bu devlette, devlet yönetiminde görev yapmış, o kadar çok bakan, milletvekili, belediye başkanı, müsteşar-genel müdür- ve bürokratlar var ki, say say bitmez.
Önemli soru şu:
“Demokrat kafa neden korkar?”
Tabii eğer demokrat ise…
Eğer demokrasiyi hala içine sindirememiş, Devlet beyin siyaset anlayışından sıyrılamamış olanlar varsa bilemem.
O zaman sorarlar o genel başkana: “Qua Vadis?”
NEREYE?