CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in iktidara karşı tutumları kendi öz tabanını ikileme düşürüyor, demorolize ediyor. Bunun tek nedeni olabilir, son seçimlerde kendisine oy veren sağ seçmen oranını yükseltmek. Fakat bunun dozunu iyi ayarlamak gerekiyor.

Sayın Özgür Özel’in bu ayarı kaçırdığı ve kaçırmaya da devam edeceği izlenimi vardır, kendi öz tabanında. Aslında CHP tabanı bunu dozunda bıraktığı an anlayışla karşılayabilir. Ne var ki Özel’in tutumu “Dimyat’a pirince giderken evde ki bulgurdan olma” riski taşıyor. Kendi öz tabanını sandığa küstürme riski taşıyor.

Özel’in iktidara karşı pek çok tutumu tutarsızlıklar taşıyor. Bunun adına “yumuşama” diyor ama, bu yumuşamadan çok sağa doğru yuvarlanmaya benziyor.

İşe AKP Genel Başkanı’na Mesir Macunu götürerek başladı. AKP ve lideri ile özdeşleşmiş kareli ekose ceket giyerek devam etti. Durum tabanda “Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz CHP’yiz” gibi algılandı.

CHP bir ivme yakalamış. Bunun birinci nedeni de AKP iktidarının ülkeyi yönetme yeteneğini yitirmiş olması. Umutsuz ve çaresiz kalan seçmenin, iktidara en yakın ve en güçlü CHP’ye yönelmesinden daha doğal ne olabilir. Yoksa Sayın Özel’in yaptığı olağanüstü bir başarı mı var? Buraya gelişin taşlarını ise Sayın Kemal Kılıçdaroğlu döşemiştir. Özel’in yerine sicili temiz herhangi bir CHP Genel Başkanı da aynı oyları alabilirdi. Kitlelerin başka bir çıkış umudu yok, yine tekrar edeyim buraya gelişin ılımlı taşları Kılıçdaroğlu zamanında döşendi.

CHP ülkenin birinci partisidir. Aslında iktidar olması gerekir. 31 Mart seçiminin hemen arkasından erken seçimi dillendirmesi gerekirken “Birinci önceliğimiz erken seçim değildir” diyerek kitleleri umutsuzluğa, hayal kırıklığına sevk etmiştir. Bir siyasi parti iktidar olmak için vardır. Hem birinci parti olup, hem de iktidara süre tanımanın izahı yoktur.

Özel iktidara karşı ilk edilgen tutumunu 13 Ocak 2024’de Ankara’da yapılacak olan Anayasaya Saygı Mitingini iptal ederek sergiledi. Anayasanın hiçe sayıldığı dönemde bu çok önemliydi.

Şimdi Sayın Özel arada utangaç şekilde erken seçim sözünü dillendirse de, bu tabanının gazını almaya yönelik, bu konuya samimice sarıldığı izlenimi ve güveni veremiyor. Özel’in Türkevi’nin önünde İktidarı aklamaya yönelik açıklamalar yapması bardağı taşırdı.

Dost acı söyler; “Sayın Özel yargıya intikal etmiş bir konuda, AKP İktidarını aklamak görevi size mi düştü?”

Üstelik de önceki genel başkanın Sayın Kılıçdaroğlu o binanın önüne gidip “Burada yolsuzluklar dönüyor” açıklaması yapmasına rağmen. Kendi önceki genel başkanınla çelişme pahasına.

Sayın Özgür Özel’in önünde zorlu bir sınav daha var. Ekrem İmamoğlu’nun siyasi yasaklı duruma düşmesi durumunda takınacağı tutum. Özgür Özel’in Mecliste Hulusi Akar’a karşı yaptığı, kusursuz ve muhteşem bir konuşma vardı. “Sen silah arkadaşlarını satarak buraya geldin” mealinde bir konuşma.

Şimdi Sayın Özgür Özel, İmamoğlu’nun yasaklı duruma düşmesi durumunda yeri yerinden oynatacağını açıklamazsa ve bu yolda bir yol haritası çizmezse, kendisi yol arkadaşını satmış duruma düşecektir. Zamanın kendisi, insanı sınav yapıyor. Bu yasağa karşı CHP tabanını ikna edemezsiniz.

Siyasette bazı gelgitlerin yaşanması anlaşılsa da, dozu kaçarsa CHP’nin öz tabanının sandığa küsme riski vardır. Bu dozun iyi ayarlanması gerektiğine inanıyorum.